"Malezya'nın sömürge olmaktan kurtulması İngiltere'nin ülke üzerindeki etkisini bir ölçüde koruyan ve bir kişinin ülke üzerindeki yönetimini öne çıkaran bir sistemin kurulması ile gerçekleşmiş. Yeni sistem üzerinde titizlenilmesinin önemli bir nedeni etnik gerilim yaşanma olasılığı. Bu nedenle anayasa, özgürlükçü değil sınırlı demokrasi anlayışı ile kurgulanmış. Bir yandan ülkeyi merkezden yönetecek ve gerekirse olağanüstü hal ilan edebilecek bir kişi öngörülmüş, diğer yandan anayasaya şaşırtıcı denli çok ırk ve etnik kökenle ilgili madde yerleştirilmiş. Anayasa ise özellikle Malay kökenli nüfusu, yani çoğunluğu merkeze alarak hazırlanmış. Malezya anayasasıyla Malay kökenli olanlara bir çeşit 'pozitif ayrımcılık' yapılmasını sağlayacak zemin oluşturmuş. Malay olabilmek için Müslüman olmak şart. Bu da etnik gruplar arasındaki ilişkileri, özellikle de evlilikleri engelleyebilecek bir uygulama. Etnik gruplar arasında evlilik pek görülmüyor. Devlet nezdinde din değiştirmek etnik köken değiştirmek anlamına geliyor. Anayasanın Malay kökenli olmak ile Müslüman olmayı bir araya koyması, Türkiye'de 12 Eylül sonrası şahlanan Türk-İslam sentezinin bir benzerinin Malezya'da ortaya çıkmasını kolaylaştırmış. Özellikle 1980'lerde Malezya'da dinin ve İslamcı partilerin güçlendiği gözlemleniyor."
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu (Psikolog, araştırmacı)
Sabah gazetesi