Deniz Gökçe, Akşam, 14.10.2007
... Peki Malezya hakkında yazılıp çizilenler ne ölçüde doğru idi? İşte bu bayramda biraz, geçmişte yakından izlediğimiz bir ülke olan Malezya ile ilişkili konularda söylenmeyenler ile ilgili eklemeler yapacağız. Malezya ülkemizde son derece yüzeysel şekilde J.Stiglitz’in ideolojik yaklaşımı çerçevesinde sermaye hareketi kontrolları nedeni ile gündeme geldi. Halbuki Malezya sermaye hareketi kontrollarını kriz sakinleştikten tam bir yıl sonra gündeme getirmişti, bir süre sonra da kontrolları kaldırdı. Üstelik Malezya’nin kriz sonrası ekonomik performansı IMF yardımı alan ve IMF programı uygulayan G.Kore’nin ve hiç reel durgunluk yaşamayan Tayvan gibilerinin gerisinde kaldı.
Malezya hem G.Kore hem de Türkiye’den çok daha fazla doğal kaynak sahibi bir ülke. Malezya’nın esas problemi çok farklı ve ülkemizde tartışılmayan bir şey. Malezya 1957 yılında bağımsızlık kazanmış bir ülke. Kökeninde Malay kültür ve ırkı yatmakta ve 1400’lü yıllarda kurulmuş Malacca Sultanlığı’nın esas temeli oluşturduğu görülebilir. Bölge 1511 yılında Portekiz, 1641 yılında Hollanda ve 1785 sonrası İngilizler tarafından kontrol edilmiş.1896 yılında Kuala Lumpur başkent alınarak İngiliz kontrolunda “Federal Malay” devleti kurulmuş. 1942-1945 arası ise Japon işgali gelince, İngilizler UMNO adlı (United Malay National Organization) adlı Malay kökenli siyasi güç ile Japonlara direnmeye çalışmışlar. 1948 yılında Malaya Federasyonu yeniden uzaktan İngiliz kontrolunda ve Sultan idaresinde Çin ve Hint asıllı azınlıklara da vatandaşlık hakkı tanıyarak kurulmuş.
1950 yılında Mao’ya özenen Çin asıllılar Komünist Parti çerçevesinde ayaklanma ve gerilla savaşı başlatmış, ama başarılı olamamış. Sonunda 1957 yılında Malay kökenlilerin UMNO ve Çin kökenlilerin MCA ve Hint asıllıların MIC adı ile tanınan siyasi partileri ortaklığında (Lee Kuan Yew ve Singapur da baştan üye idi, sonra ayrıldı, Borneo ise üye bugünkü Malezya kurulmuş.
Ancak ırk esaslı sorunları olan Malezya, esas sorunu olan ırk temelli ekonomik faktörlere ancak daha sonra bir yaklaşım getirmeye çalıştı. Nüfusu 25 milyon civarında dalgalanan Malezya’da nüfusun nerede ise yüzde 60 kadarı Malay kökenli. Çinliler kabaca yüzde otuz ve Hintliler kabaca yüzde on oranında mevcut. Ancak İngiliz himayesi döneminde zengin kaynaklar ve ticaret yollarının ortasında olma sonucu Arap tüccarlar gidip gelirken Malay kökenlilerin çoğu Müslüman olmuş. Ticarete yatkın olan, geçmişte sömürge döneminde ise çiftliklerde çalışmak için getirilmiş olan, Çin ve Hint asıllılar ise servetin çoğunluğuna hakim duruma gelmiş. Böylece toprağın öz evladı olan ve bumiputras denen Malay kökenli yerliler kendilerini eziliyor hissetmiştir. Yani örneğin nüfusun yüzde 60 kadarı servetin yüzde 3 kadarına sahipti. Eğitim yolları kapalı idi ve kent dışı fakir alanlarda yerleşik bulunuyorlardı. 1971 yılında esasta etnik ve ekonomik kökenli Malay-Çinli sorunu kavga ile sokağa dökülmüş, sonunda sosyal, siyasi ve ekonomik alanda yeni zorlayıcı,ve yapıyı Malay azınlık lehine,ve diğer azınlıkların aleyhine değiştirilecek düzenlemeler gündeme gelmiştir. Böylece Malezya dünyada Anayasa ve kanunlarında ırk ayırımı, pozitif anlamda da olsa, alenen yazılı tek ülke olmuştur.
Malay asıllılara gelir ve servet dağılımından daha büyük pay için büyük bir eğitim seferberliği başlatılırken Malezya’da halka açık şirketlerin yüzde 30 hisselerinin Malay asıllılara ait olması gerektiği kanunlara yazılmış, şirketlerde çalışanların da en az yüzde 30 kadarının Malay kökenli olması zorunlu olmuştur. Devlet işleri ve okullarda, özellikle üniversiteye girişte Malay asıllılar korunmaya başlanmış, okullardan İngilizce zorunluluğu kaldırılarak, devlet ihalelerinin de Malay kökenlilere verilmesi gündeme getirilmiştir.
Yani, özetle, Malezya’da sorun etnik temellidir, ekonomik temellidir, din sonradan gündeme gelmiştir. Çoğunluk Malaylar fakir olduğu için etnik temelli tuhaf bir demokrasi kurulmak zorunda kalınmıştır. Malezya’nın esas gerçeği budur. İngiliz demokrasisinde Kral hayat boyu hükümrandır. Ama başbakan beş yılda bir değişir. Tuhaf Malezya demokrasisinde ise Sultan veya Raja’lar rotasyon ile nerede ise her yıl değişir. Başbakan ise hayat boyu hükümrandır!