Cüneyt Ülsever, Hürriyet, 18.11.207
LEFKE Avrupa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu Hocamız, Malezya’da katıldığı bir konferans sonrası yazdığı bir makaleyi bana yollamış.
Çok önemli bir noktaya parmak bastığı için Ali Rıza Büyükuslu Hoca’nın makalesini özetleyerek takdim ediyorum:
"Hatırlayacağınız üzere bir süre önce basının belirli bir bölümü laiklik tartışmasında Türkiye’yi birdenbire Malezya ile mukayese etmiş, Malezya’ya gönderdikleri gazeteciler ile tartışmayı ’Türkiye, Malezya olur mu?’ boyutuna indirgemişlerdi.
Geçtiğimiz hafta ben de Malezya’da düzenlenen ve Malezya Milli Yüksek Eğitim Bakanlığı himayeleri ve aynı zamanda Uluslararası Üniversiteler Birliği-BM/UNESCO oganizasyonu ile gerçekleşen ’Küresel Yüksek Öğretim Forumu-2007’ye Türkiye ve KKTC’yi temsilen davetli misafir olarak katıldım.
**
Benim açımdan önemli olan Türkiye’nin bilim, teknoloji ve eğitim alanında ve küresel ölçekte Malezya ile mukayesesidir. Bugün itibarıyla Malezya’da 25 milyon nüfus yaşamaktadır. Bunun % 57’si Malezya (Malays) olup, diğer etnik grupları Çinliler ve Hintliler oluşturmaktadırlar. Malezya ekonomisinin ağırlığı imalat sanayiidir.
Elektrik ve elektronik sektöründe gösterdikleri performans yüksek teknoloji alanında devam etmekle birlikte turizm, petrol ve lastik endüstrisi de önemli ölçüde ekonomik katmadeğer ve istihdam yaratmaktadır.
Devlet politikası haline getirilen yüksek öğretim alanı ise Malezya’da yeni gelişen bir ekonomik sektör olarak tanımlanmaktadır.
Yüksek öğretim Malezya’nın kalkınma, büyüme, teknoloji, üretim, inovasyon ve istihdam stratejileri içinde önemli yer işgal etmektedir.
**
Toplantıya katılan UNESCO yetkililerinin OECD verilerine dayanarak verdiği istatistiğe göre bugün itibarıyla dünyada 132 milyon üniversite öğrencisi global bazda eğitim görüyor ve 300 milyar dolarlık bir pazar yaratıyor. 2.7 milyon öğrenci kendi ülkeleri dışında bir ülkede eğitim görüyor. Bu rakamın içinde % 70 ile Asya ve % 12 ile Afrika ülkelerinin öğrencileri önemli bir yer kapsıyorlar. Pazarın yaklaşık % 41’ini Amerika, İngiltere, Avustralya gibi ülkeler ellerinde tutuyorlar. Son yıllarda Avrupa, Japonya, Yeni Zelanda, Singapur ve Malezya yükselen değerler olarak ortaya çıkıyorlar, yüksek öğretim pazarı içindeki yerlerini almaya başlıyorlar.
**
Şimdi sıkı durun! 2007 yılı itibarıyla Malezya’da öğrenim gören yabancı üniversite öğrencisi sayısı 60.000! Bu rakamın yeni uygulanan devlet politikası ve desteği sayesinde 100.000’e çıkarılması hedefleniyor. Üstelik bunu sadece 20 devlet ve 27 özel üniversite ile 4 adet yurtdışından gelen üniversitelerin açmış olduğu kampuslar ile gerçekleştiriyorlar.
O halde mesele şu: 25 milyonluk Malezya, 50 civarındaki üniversite kapasitesiyle 60.000 yabancı öğrenciyi ülkelerine çekme ve küresel ölçüde bir başarı gösterirken 72 milyonluk Türkiye’nin yakın bir zamanda 150’lere ulaşması beklenen üniversite sayısıyla sadece 2000 yabancı öğrenciye ev sahipliği yaptığı gerçeği karşısında ’siyasi ve politik alanda Malezyalaşmanın neresindeyiz?’ sorusunun çok da anlamı var mı?
**
Malezya üzerinden yapılan içe dönük siyasal hesaplaşmaların ötesinde Malezya’nın yukarıda ifade ettiğimiz ekonomik sektörler, yüksek öğretim ve mesleki eğitimde sahip olduğu vizyon ve kat ettiği mesafeyi tartışmamız gerekmiyor mu?
Bilimde, teknolojide, yaratıcı düşünce ve inovasyona dayalı markalaşma sürecinde Malezyalaşmanın neresindeyiz sorusunu kendimize sormamız gerekmiyor mu?"
Malezya'da Eğİtİm,Malezya Hakkında Köşe Yazıları, Malezya Haberleri, Malezya'da Üniversite, Malezya'da Türban, Malezya ABD İlİşkİlerİ, Malezya'da Şerİat, Malezya Ekonomİsİ,
Malezya gerçeği!
Deniz Gökçe, Akşam, 14.10.2007
... Peki Malezya hakkında yazılıp çizilenler ne ölçüde doğru idi? İşte bu bayramda biraz, geçmişte yakından izlediğimiz bir ülke olan Malezya ile ilişkili konularda söylenmeyenler ile ilgili eklemeler yapacağız. Malezya ülkemizde son derece yüzeysel şekilde J.Stiglitz’in ideolojik yaklaşımı çerçevesinde sermaye hareketi kontrolları nedeni ile gündeme geldi. Halbuki Malezya sermaye hareketi kontrollarını kriz sakinleştikten tam bir yıl sonra gündeme getirmişti, bir süre sonra da kontrolları kaldırdı. Üstelik Malezya’nin kriz sonrası ekonomik performansı IMF yardımı alan ve IMF programı uygulayan G.Kore’nin ve hiç reel durgunluk yaşamayan Tayvan gibilerinin gerisinde kaldı.
Malezya hem G.Kore hem de Türkiye’den çok daha fazla doğal kaynak sahibi bir ülke. Malezya’nın esas problemi çok farklı ve ülkemizde tartışılmayan bir şey. Malezya 1957 yılında bağımsızlık kazanmış bir ülke. Kökeninde Malay kültür ve ırkı yatmakta ve 1400’lü yıllarda kurulmuş Malacca Sultanlığı’nın esas temeli oluşturduğu görülebilir. Bölge 1511 yılında Portekiz, 1641 yılında Hollanda ve 1785 sonrası İngilizler tarafından kontrol edilmiş.1896 yılında Kuala Lumpur başkent alınarak İngiliz kontrolunda “Federal Malay” devleti kurulmuş. 1942-1945 arası ise Japon işgali gelince, İngilizler UMNO adlı (United Malay National Organization) adlı Malay kökenli siyasi güç ile Japonlara direnmeye çalışmışlar. 1948 yılında Malaya Federasyonu yeniden uzaktan İngiliz kontrolunda ve Sultan idaresinde Çin ve Hint asıllı azınlıklara da vatandaşlık hakkı tanıyarak kurulmuş.
1950 yılında Mao’ya özenen Çin asıllılar Komünist Parti çerçevesinde ayaklanma ve gerilla savaşı başlatmış, ama başarılı olamamış. Sonunda 1957 yılında Malay kökenlilerin UMNO ve Çin kökenlilerin MCA ve Hint asıllıların MIC adı ile tanınan siyasi partileri ortaklığında (Lee Kuan Yew ve Singapur da baştan üye idi, sonra ayrıldı, Borneo ise üye bugünkü Malezya kurulmuş.
Ancak ırk esaslı sorunları olan Malezya, esas sorunu olan ırk temelli ekonomik faktörlere ancak daha sonra bir yaklaşım getirmeye çalıştı. Nüfusu 25 milyon civarında dalgalanan Malezya’da nüfusun nerede ise yüzde 60 kadarı Malay kökenli. Çinliler kabaca yüzde otuz ve Hintliler kabaca yüzde on oranında mevcut. Ancak İngiliz himayesi döneminde zengin kaynaklar ve ticaret yollarının ortasında olma sonucu Arap tüccarlar gidip gelirken Malay kökenlilerin çoğu Müslüman olmuş. Ticarete yatkın olan, geçmişte sömürge döneminde ise çiftliklerde çalışmak için getirilmiş olan, Çin ve Hint asıllılar ise servetin çoğunluğuna hakim duruma gelmiş. Böylece toprağın öz evladı olan ve bumiputras denen Malay kökenli yerliler kendilerini eziliyor hissetmiştir. Yani örneğin nüfusun yüzde 60 kadarı servetin yüzde 3 kadarına sahipti. Eğitim yolları kapalı idi ve kent dışı fakir alanlarda yerleşik bulunuyorlardı. 1971 yılında esasta etnik ve ekonomik kökenli Malay-Çinli sorunu kavga ile sokağa dökülmüş, sonunda sosyal, siyasi ve ekonomik alanda yeni zorlayıcı,ve yapıyı Malay azınlık lehine,ve diğer azınlıkların aleyhine değiştirilecek düzenlemeler gündeme gelmiştir. Böylece Malezya dünyada Anayasa ve kanunlarında ırk ayırımı, pozitif anlamda da olsa, alenen yazılı tek ülke olmuştur.
Malay asıllılara gelir ve servet dağılımından daha büyük pay için büyük bir eğitim seferberliği başlatılırken Malezya’da halka açık şirketlerin yüzde 30 hisselerinin Malay asıllılara ait olması gerektiği kanunlara yazılmış, şirketlerde çalışanların da en az yüzde 30 kadarının Malay kökenli olması zorunlu olmuştur. Devlet işleri ve okullarda, özellikle üniversiteye girişte Malay asıllılar korunmaya başlanmış, okullardan İngilizce zorunluluğu kaldırılarak, devlet ihalelerinin de Malay kökenlilere verilmesi gündeme getirilmiştir.
Yani, özetle, Malezya’da sorun etnik temellidir, ekonomik temellidir, din sonradan gündeme gelmiştir. Çoğunluk Malaylar fakir olduğu için etnik temelli tuhaf bir demokrasi kurulmak zorunda kalınmıştır. Malezya’nın esas gerçeği budur. İngiliz demokrasisinde Kral hayat boyu hükümrandır. Ama başbakan beş yılda bir değişir. Tuhaf Malezya demokrasisinde ise Sultan veya Raja’lar rotasyon ile nerede ise her yıl değişir. Başbakan ise hayat boyu hükümrandır!
... Peki Malezya hakkında yazılıp çizilenler ne ölçüde doğru idi? İşte bu bayramda biraz, geçmişte yakından izlediğimiz bir ülke olan Malezya ile ilişkili konularda söylenmeyenler ile ilgili eklemeler yapacağız. Malezya ülkemizde son derece yüzeysel şekilde J.Stiglitz’in ideolojik yaklaşımı çerçevesinde sermaye hareketi kontrolları nedeni ile gündeme geldi. Halbuki Malezya sermaye hareketi kontrollarını kriz sakinleştikten tam bir yıl sonra gündeme getirmişti, bir süre sonra da kontrolları kaldırdı. Üstelik Malezya’nin kriz sonrası ekonomik performansı IMF yardımı alan ve IMF programı uygulayan G.Kore’nin ve hiç reel durgunluk yaşamayan Tayvan gibilerinin gerisinde kaldı.
Malezya hem G.Kore hem de Türkiye’den çok daha fazla doğal kaynak sahibi bir ülke. Malezya’nın esas problemi çok farklı ve ülkemizde tartışılmayan bir şey. Malezya 1957 yılında bağımsızlık kazanmış bir ülke. Kökeninde Malay kültür ve ırkı yatmakta ve 1400’lü yıllarda kurulmuş Malacca Sultanlığı’nın esas temeli oluşturduğu görülebilir. Bölge 1511 yılında Portekiz, 1641 yılında Hollanda ve 1785 sonrası İngilizler tarafından kontrol edilmiş.1896 yılında Kuala Lumpur başkent alınarak İngiliz kontrolunda “Federal Malay” devleti kurulmuş. 1942-1945 arası ise Japon işgali gelince, İngilizler UMNO adlı (United Malay National Organization) adlı Malay kökenli siyasi güç ile Japonlara direnmeye çalışmışlar. 1948 yılında Malaya Federasyonu yeniden uzaktan İngiliz kontrolunda ve Sultan idaresinde Çin ve Hint asıllı azınlıklara da vatandaşlık hakkı tanıyarak kurulmuş.
1950 yılında Mao’ya özenen Çin asıllılar Komünist Parti çerçevesinde ayaklanma ve gerilla savaşı başlatmış, ama başarılı olamamış. Sonunda 1957 yılında Malay kökenlilerin UMNO ve Çin kökenlilerin MCA ve Hint asıllıların MIC adı ile tanınan siyasi partileri ortaklığında (Lee Kuan Yew ve Singapur da baştan üye idi, sonra ayrıldı, Borneo ise üye bugünkü Malezya kurulmuş.
Ancak ırk esaslı sorunları olan Malezya, esas sorunu olan ırk temelli ekonomik faktörlere ancak daha sonra bir yaklaşım getirmeye çalıştı. Nüfusu 25 milyon civarında dalgalanan Malezya’da nüfusun nerede ise yüzde 60 kadarı Malay kökenli. Çinliler kabaca yüzde otuz ve Hintliler kabaca yüzde on oranında mevcut. Ancak İngiliz himayesi döneminde zengin kaynaklar ve ticaret yollarının ortasında olma sonucu Arap tüccarlar gidip gelirken Malay kökenlilerin çoğu Müslüman olmuş. Ticarete yatkın olan, geçmişte sömürge döneminde ise çiftliklerde çalışmak için getirilmiş olan, Çin ve Hint asıllılar ise servetin çoğunluğuna hakim duruma gelmiş. Böylece toprağın öz evladı olan ve bumiputras denen Malay kökenli yerliler kendilerini eziliyor hissetmiştir. Yani örneğin nüfusun yüzde 60 kadarı servetin yüzde 3 kadarına sahipti. Eğitim yolları kapalı idi ve kent dışı fakir alanlarda yerleşik bulunuyorlardı. 1971 yılında esasta etnik ve ekonomik kökenli Malay-Çinli sorunu kavga ile sokağa dökülmüş, sonunda sosyal, siyasi ve ekonomik alanda yeni zorlayıcı,ve yapıyı Malay azınlık lehine,ve diğer azınlıkların aleyhine değiştirilecek düzenlemeler gündeme gelmiştir. Böylece Malezya dünyada Anayasa ve kanunlarında ırk ayırımı, pozitif anlamda da olsa, alenen yazılı tek ülke olmuştur.
Malay asıllılara gelir ve servet dağılımından daha büyük pay için büyük bir eğitim seferberliği başlatılırken Malezya’da halka açık şirketlerin yüzde 30 hisselerinin Malay asıllılara ait olması gerektiği kanunlara yazılmış, şirketlerde çalışanların da en az yüzde 30 kadarının Malay kökenli olması zorunlu olmuştur. Devlet işleri ve okullarda, özellikle üniversiteye girişte Malay asıllılar korunmaya başlanmış, okullardan İngilizce zorunluluğu kaldırılarak, devlet ihalelerinin de Malay kökenlilere verilmesi gündeme getirilmiştir.
Yani, özetle, Malezya’da sorun etnik temellidir, ekonomik temellidir, din sonradan gündeme gelmiştir. Çoğunluk Malaylar fakir olduğu için etnik temelli tuhaf bir demokrasi kurulmak zorunda kalınmıştır. Malezya’nın esas gerçeği budur. İngiliz demokrasisinde Kral hayat boyu hükümrandır. Ama başbakan beş yılda bir değişir. Tuhaf Malezya demokrasisinde ise Sultan veya Raja’lar rotasyon ile nerede ise her yıl değişir. Başbakan ise hayat boyu hükümrandır!
Malezya Turizm Ofisi tarafından "Visit Malaysia 2007" kampanyası için hazırlanan video,
Malezya Turizm Ofisi, "Visit Malaysia 2007" klibi.
Malezya mı demiştiniz!..
Nuray Çakır, Yeni Şafak, 23-9-1007
Türkiye Malezya olur mu? Onu bilmem ama Malezya Türkiye olmaz bu ortada. Türkiye olabilmesi için dünyaya döndüğü yüzünü kendi içine, ayak oyunlarına, geleceği ve geçmişi inkar etmeye çevirmesi gerekir. Dünyayla yarışan bir Malezya dönüp Türkiye olmaz.. Peki bizim için önemli sorunun cevabına ya da sorunun ta kendisine gelirsek: Türkiye Malezya olur mu? Hiç fena olmaz.
Doğal güzellikleriyle dünyanın en özel diyarlarından biri olan Malezya 100 ada üzerine kurulu bir okyanus ülkesi olarak eşsiz bir güzelliğe sahip. Adalardan biri med-cezir ile batıp çıktığı için 99+1 ada deniliyor. Özellikle Lankavi adasında yer alan teleferikle zirveye çıkıp baktığınızda görülen adaların manzarası dünyada nadir bir güzelliğe sahip. Bembeyaz kumlar ve denizinin yeşilden maviye dönen rengiyle uçsuz bucaksız sahilleri, tropikal ormanları ve korunan doğal hayatıyla görülmeğe değer bir ülke.
Çok kültürlü bir ülke
1957'de İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalması şartı ile bağımsızlığı kabul edilen Malezya krallıkla yönetilmekle beraber çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyon. Hepi-topu 50 yıllık bir demokrasisi olmasına rağmen ülkenin refah düzeyine bakıldığında yönetim olgun bir demokrasi anlayışına sahip. Malezya'da halkın yüzde 50.4'ü Malay, yüzde 23.7'ü Çinli, yüzde 11'i yerli, yüzde 7.1'i Hint ve yüzde 7.8'i diğer etnik gruplardan oluşmakta. Malezya'da en önemli din halkın yarıdan fazlasının inandığı Müslümanlık olmakla birlikte ikinci büyük din Budizm. Bu dini inanışlarla birlikte ülkede Hıristiyanlar, Museviler, Hindular, Tao felsefesine inananlar hatta Şamanlara kadar birçok inanca sahip topluluklar var. Bu çok kültürlülük Malezya için bir sorundan çok dünya ile irtibat anlamında büyük bir artı olarak değerlendirilmiş. Malezya'daki bu renklilik ülkemizdeki Kürt-Türk, Alevi-Sünni ayrımcılığı politikalarında olduğu gibi bir probleme dönüşmemiş.
Malezya, Güneydoğu Asya ülkeleri içerisinde yıllık kalkınma oranı en fazla olan ülkelerden biri. Enflasyon düşük, işsizlik sorunu neredeyse yok denecek kadar az. Hatta dünyanın birçok ülkesinden iş gücü göçü alıyor. Gayrisafi milli hasıla 2006 tahminlerine göre kişi başına 13 bin dolara yakın. (yani ülkemizin yaklaşık iki katı).
Gezginlerin liste başı
Dünyanın en büyük ikiz kuleleri Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur daki Petronas kuleleri. İtalyan mimarların yaptığı bir bina olmakla birlikte Malezya hükümeti binanın planını İslam mimarisi ve İslam sembolizmini esas alınarak yaptırmış. Bu mühendislik harikası ikiz kule sadece büyük bir yapı olmaktan çok dünyanın gözünü Malezya'ya çeviren bir sembol olmuş. Her yıl ülke nüfusu kadar yabancı turist Malezya'yı ziyaret ediyor.
Örnek şehirler
Kuala Lumpur'da görülmesi gereken yerlerden biri de Putrajaya. Malezya'nın ikinci başkenti olarak kurulan şehir Kuala Lumpur'un merkezinden bir saat uzaklıkta. Yönetimle ilgili binalar Kuala Lumpur'dan buraya taşınmış. Geniş yolları, İslam, Çin, Hint mimarisinin birlikte uygulandığı ilginç yapılı binalarıyla dünya şehirlerine örnek olabilecek bir yer.
Eğitim seviyesi yüksek
Malezya'da eğitim seviyesi oldukça yüksek. Dünyanın büyük üniversitelerini aratmayacak düzeyde üniversite eğitiminin verildiği okullardan mezun olan öğrenciler dünyanın her yerinde iş ve kariyer yapabilecek bir formasyonla eğitiliyorlar. Başörtüsü sorunu, din, renk, etnik ayrımcılık gibi kavramların kapılardan içeri alınmadığı okullar modern eğitimden nasibini almak isteyenlerin tercih edebileceği yerler. Türkiye Malezya olur mu bilmem ama Malezya Türkiye olmaz bu ortada. Türkiye olabilmesi için dünyaya döndüğü yüzünü kendi içine, ayak oyunlarına, geleceği ve geçmişi inkar etmeye çevirmesi gerekir. Dünyayla yarışan bir Malezya dönüp Türkiye olmaz..
Türkiye Malezya olur mu? Onu bilmem ama Malezya Türkiye olmaz bu ortada. Türkiye olabilmesi için dünyaya döndüğü yüzünü kendi içine, ayak oyunlarına, geleceği ve geçmişi inkar etmeye çevirmesi gerekir. Dünyayla yarışan bir Malezya dönüp Türkiye olmaz.. Peki bizim için önemli sorunun cevabına ya da sorunun ta kendisine gelirsek: Türkiye Malezya olur mu? Hiç fena olmaz.
Doğal güzellikleriyle dünyanın en özel diyarlarından biri olan Malezya 100 ada üzerine kurulu bir okyanus ülkesi olarak eşsiz bir güzelliğe sahip. Adalardan biri med-cezir ile batıp çıktığı için 99+1 ada deniliyor. Özellikle Lankavi adasında yer alan teleferikle zirveye çıkıp baktığınızda görülen adaların manzarası dünyada nadir bir güzelliğe sahip. Bembeyaz kumlar ve denizinin yeşilden maviye dönen rengiyle uçsuz bucaksız sahilleri, tropikal ormanları ve korunan doğal hayatıyla görülmeğe değer bir ülke.
Çok kültürlü bir ülke
1957'de İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalması şartı ile bağımsızlığı kabul edilen Malezya krallıkla yönetilmekle beraber çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyon. Hepi-topu 50 yıllık bir demokrasisi olmasına rağmen ülkenin refah düzeyine bakıldığında yönetim olgun bir demokrasi anlayışına sahip. Malezya'da halkın yüzde 50.4'ü Malay, yüzde 23.7'ü Çinli, yüzde 11'i yerli, yüzde 7.1'i Hint ve yüzde 7.8'i diğer etnik gruplardan oluşmakta. Malezya'da en önemli din halkın yarıdan fazlasının inandığı Müslümanlık olmakla birlikte ikinci büyük din Budizm. Bu dini inanışlarla birlikte ülkede Hıristiyanlar, Museviler, Hindular, Tao felsefesine inananlar hatta Şamanlara kadar birçok inanca sahip topluluklar var. Bu çok kültürlülük Malezya için bir sorundan çok dünya ile irtibat anlamında büyük bir artı olarak değerlendirilmiş. Malezya'daki bu renklilik ülkemizdeki Kürt-Türk, Alevi-Sünni ayrımcılığı politikalarında olduğu gibi bir probleme dönüşmemiş.
Malezya, Güneydoğu Asya ülkeleri içerisinde yıllık kalkınma oranı en fazla olan ülkelerden biri. Enflasyon düşük, işsizlik sorunu neredeyse yok denecek kadar az. Hatta dünyanın birçok ülkesinden iş gücü göçü alıyor. Gayrisafi milli hasıla 2006 tahminlerine göre kişi başına 13 bin dolara yakın. (yani ülkemizin yaklaşık iki katı).
Gezginlerin liste başı
Dünyanın en büyük ikiz kuleleri Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur daki Petronas kuleleri. İtalyan mimarların yaptığı bir bina olmakla birlikte Malezya hükümeti binanın planını İslam mimarisi ve İslam sembolizmini esas alınarak yaptırmış. Bu mühendislik harikası ikiz kule sadece büyük bir yapı olmaktan çok dünyanın gözünü Malezya'ya çeviren bir sembol olmuş. Her yıl ülke nüfusu kadar yabancı turist Malezya'yı ziyaret ediyor.
Örnek şehirler
Kuala Lumpur'da görülmesi gereken yerlerden biri de Putrajaya. Malezya'nın ikinci başkenti olarak kurulan şehir Kuala Lumpur'un merkezinden bir saat uzaklıkta. Yönetimle ilgili binalar Kuala Lumpur'dan buraya taşınmış. Geniş yolları, İslam, Çin, Hint mimarisinin birlikte uygulandığı ilginç yapılı binalarıyla dünya şehirlerine örnek olabilecek bir yer.
Eğitim seviyesi yüksek
Malezya'da eğitim seviyesi oldukça yüksek. Dünyanın büyük üniversitelerini aratmayacak düzeyde üniversite eğitiminin verildiği okullardan mezun olan öğrenciler dünyanın her yerinde iş ve kariyer yapabilecek bir formasyonla eğitiliyorlar. Başörtüsü sorunu, din, renk, etnik ayrımcılık gibi kavramların kapılardan içeri alınmadığı okullar modern eğitimden nasibini almak isteyenlerin tercih edebileceği yerler. Türkiye Malezya olur mu bilmem ama Malezya Türkiye olmaz bu ortada. Türkiye olabilmesi için dünyaya döndüğü yüzünü kendi içine, ayak oyunlarına, geleceği ve geçmişi inkar etmeye çevirmesi gerekir. Dünyayla yarışan bir Malezya dönüp Türkiye olmaz..
Türkiye, Malezya olmaz
Enis Berberoğlu, Hürriyet, 23 Eylül 2007
Ayrıca olamaz da! Çünkü Malezya başta doğalgaz, petrol ve çinko zengini... Türkiye'nin aksine keyfine göre sermaye hareketlerini kısıtlayan, 22 yıl tek liderle yönetilmiş bir ülke...
Türkiye ise topraktan çıkarttığını değil, ürettiğini yurtdışına satan 40 bin ihracatçıya, 36 bin ithalatçıya ev sahipliği ediyor. Demokrasiyi kör topal da olsa yürütüyor.
Türkiye'yi Malezya gibi sermaye akımlarından, küresel ticaretten ve özgürlükçü bütünleşmeden kopartmak artık çok zor, hatta imkánsız... İçiniz rahat etsin
Ayrıca olamaz da! Çünkü Malezya başta doğalgaz, petrol ve çinko zengini... Türkiye'nin aksine keyfine göre sermaye hareketlerini kısıtlayan, 22 yıl tek liderle yönetilmiş bir ülke...
Türkiye ise topraktan çıkarttığını değil, ürettiğini yurtdışına satan 40 bin ihracatçıya, 36 bin ithalatçıya ev sahipliği ediyor. Demokrasiyi kör topal da olsa yürütüyor.
Türkiye'yi Malezya gibi sermaye akımlarından, küresel ticaretten ve özgürlükçü bütünleşmeden kopartmak artık çok zor, hatta imkánsız... İçiniz rahat etsin
Malezya'nın yeşil cenneti Langkawi
Malezya'nın yeşil cenneti Langkawi, romantik havasıyla özellikle balayı çiftleri için harika bir seçim.
Neresinden başlasam ki? Malezya'yı tam anlamıyla gezebilmek için üç kez birer haftalık seyahatler yaptık değişik bölgelerine, değişik adalarına... Size şimdilik sadece Langkawi adasını anlatacağım. Çünkü evlilik sezonundayız ve balayı için ideal ve çok romantik bir yer Langkawi. Kabul etmek lazım, yolculuk biraz uzun sürüyor. Uçuş için en doğru seçim Malezya Havayolları. Ama THY'nin uçuşları da gayet uygun. Sadece daha fazla aktarmaya katlanmak durumundasınız.
BÜYÜLÜ KOYLAR
Langkawi... Tayland sınırına yakın büyükçe bir ada, yemyeşil bir cennet. Gözün alabildiğine orman, ormanın içine gömülmüş oteller ve güzel bir deniz. İlk gün akşamüstü bir araba kiralayıp adayı baştan aşağı dolaştık. Yaklaşık üç saatte turu tamamladık, neyin nerede olduğunu keşfettik. Rehberimize nereleri görmek istediğimizi söyleyip, listeleri verdik: Teleferik ile ada yukarıdan izlenecek, Summer Place gezilecek, Temerun Şelaleri, Kartal Besleme Merkezleri ve Black Sand sahili mutlaka görülecek. Snake Sanctuary iptal, De'zone kilim-halı dokuma tezgahları gezisi kesinlikle iptal! Lankgawi'de konaklama imkanları sonsuz... The Datai, The Andaman, Tanjung Rhu gibi 5 yıldızlı lüks oteller, uluslararası zincirlerin iyi ve hesaplı otelleri ya da oda - villa kiralayabileceğiniz sistemler... Adanın merkezi Kuah; yerel alışveriş merkezleri, balık satıcıları ve büyük restoranlarıyla çok hareketli. Genel bir gezinti dışında buradan uzak durun çünkü fazlaca "turistik" bence. Siz girin koylara, küçüklü büyüklü köylerde çok daha yerelleri, güzelleri var. Black Sand Beach'deki mekanlar ya da Awana Resort'un yakınlarındaki Unkaizan Japanese Rest bunlara güzel bir örnek olabilir. Ama Malezya'nın diğer bölgelerinde görmüş olduğumuz canlı balık havuzları olan salaş balıkçılar burada fazla yok. Hani o envai çeşit deniz kabuklusunun ve balığın olduğu, kilolarla siparişlerin verildiği muhteşem küçük restoranlar... Yine de Asenia Resort yakınlarındaki balıkçı Tang Lung, Kuah civarındaki Riku Riku ve Pak Poh adanın iyi balık restoranları arasında sayılabilir. Ayrıca baharatı fazla sevmiyor olsanız bile Malay ve Hint yemeklerini mutlaka denemelisiniz. Dilerseniz Kuah ve küçük koylardaki salaş yerel mutfaklarda, dilerseniz caz dinleyebileceğiniz The Gulai'de... Burada, yemyeşil bir ormanın içine gömülmüş olan Andaman Oteli'nde kaldık. Kocaman bir havuz, ormanın hemen bitiminde başlayan uçsuz bucaksız bir sahil ve masmavi bir deniz... Odaları çok güzel. Üç restoranı var: The Restaurant, The Japanese Rest ve The Gulai House. Favorimiz The Japanese Rest oldu. İstakoz sashimi'si bugüne kadar denediğim en güzel tadlardan biri. Ada genelinde, sürekli minik ziyaretçileriniz oluyor, maymunlar. Her yerdeler; yemek salonlarında, koridorlarda, odalarınızda... Korkmayın, tiz bir çığlık hepsini kaçırıyor! Andaman'daki en güzel şey ne biliyor musunuz? "Jamu Nature Spa." Otelin hemen tepesinde, bir uçurumun kenarına kurulmuş, açık havada dört tarafı açık olan minik kulübelerden oluşan bir sağlık ve güzellik cenneti. İster sadece manikür - pedikür yaptırın, isterseniz değişik metotlarda vücut bakımları, ya da uzun süreli zayıflama paketleri. Çiftlere yönelik programları çok romantik; sizi bir kulübede önce orkidelerle dolu bir havuza sokuyorlar, sonrasında el ele tutuşabileceğiniz mesafadeki ayrı masalarda masaja alıyorlar. Ufff, keyfe bak! "Balayı dedin, ama balayına yönelik hiçbir şey yazmadın" diyeceksiniz. Egzotik bir ada, huzur, güzel bir güneş, sonsuz sahil, inanılmaz meyveler, afrodizyak deniz mahsulleri... Balayı değil de nedir bu?
Konaklama: Beş Yıldızlılar (100 dolar ve üstü ) The Datai 00 65 6 223 37 55 The Andaman 00 60 4 959 10 88 Sheraton Langkawi 00 60 4 955 19 01
Orta sınıf (50-100 dolar arası ) Mutiara Burau Bay 00 60 4 959 10 61
Ekonomik (50 dolar'a kadar) Langkawi Village Resort 00 60 4 955 15 11 (Tüm otellerde fiyatlar sezonlara göre değişiklik gösterebiliyor)
Yeşim Aksoy, Sabah
Türkiye Malezya olur mu? -2-
Hurşit Güneş, Milliyet , 03 Ekim 2007
Son bir haftadır kamuoyunda Türkiye'nin Malezya olup olmayacağı tartışılıyor. Kuşkusuz Malezya ile kasıt siyasal rejiminin İslamileşmesi. Ancak bir ülkenin siyasal rejimin değişmesinin ardında sadece toplumsal özelliklerin olması yetmez. Onu besleyen ekonomik özellikler de gerekir. Türkiye ekonomisinin Malezya'ya benzeyen yönleri olduğu kadar benzemeyen yönleri de var.
Özellikle belirtilmesi gereken konu Malezya'da ekonomik faaliyetin kimler tarafından yürütüldüğü. Malezya'da azınlık bulunan Çinliler iş dünyasında egemen olmuşlar, Müslümanlar ise siyaset ve bürokraside etkin olmuşlar. Ancak Mahatir Muhammet tarafından bu konuda bazı önlemler alınarak Müslümanların iş dünyasında bulunmaları teşvik edilmiş. Fakat bu durum devletin Müslümanlığı toplumsal yaşamda bir avantaj haline getirerek rejimi de sarsmış. İki ülkeyi ekonomik açıdan karşılaştıralım:
Farklar fazla
---Malezya'nın yüzölçümü Türkiye'nin yarısı, nüfusu ise neredeyse üçte biri.. Yani daha fazla toprakla daha az bir nüfus doyurulmakta. İklim ise çok daha yağışlı..
---Malezya'da kişi başına gelir Türkiye'den (5.500 dolar) çok daha fazla: 12.700 dolar kadar.
---Malezya'da tarım gayet güçlü. Buna rağmen tarımın milli gelirdeki yüzde 10'dan daha az. Türkiye'de ise tarımda büyük sorunlar yaşanıyor.
---Malezya'da dış ticaret açığı sorunu olmadığı gibi fazlalık var. Türkiye'de ise aşırı düzeyde.
---Dış ticaret fazlası veren Malezya'nın ihracatı yaklaşık 100 milyar dolar. Diğer bir deyimle, ihracatın milli gelire oranı Türkiye'de yüzde 25, Malezya'da ise yüzde 33.
---Malezya dış borçlarının yüzde 70'i kadar döviz rezervi bulundururken Türkiye (toplam dış borç stoku açısından) bunun yarısı kadar rezerve sahip.
---Türkiye madenler bakımından (krom ve bor dışında) pek güçlü değil. Sektörün milli gelirdeki payı yüzde 1.5.
---Malezya'da hem kalay bol, hem de 1970'lerden bu yana petrol ve doğalgaz çıkmakta. Madencilik kesiminin milli gelir içinde payı yüzde 11.
---Enflasyon Türkiye'den farklı olarak yüzde 2'lere kadar düşmüş durumda.
---İşsizlik oranı Türkiye'nin 1/3'ü. Türkiye'de yüzde 9'lardayken, Malezya'da yüzde 3.5 kadar.
---İnşaat kesimi Türkiye'de milli gelirin yüzde 5'i, Malezya'da da yüzde 4'ü.
Malezya'nın en bilinen özelliği 1997 yılında Asya krizi çıktığında uzatılan IMF elini geri çevirmesi. Malezya buna rağmen diğer Asya ülkelerinden daha hızlı toparlandı. O zamanki Malezya lideri Mahatir Muhammet sermaye akımlarına sınır getirerek bu konuda çok önemli bir başarı elde etti.
Mahatir'in mahareti
Krizin öncesinde Malezya ekonomisinin temel dengelerinin sağlıklı olması Dr. Mahatir Muhammed'in sermaye kontrol kararını almasını kolaylaştırıcı bir etken olmuştu. Kriz ile birlikte ringgitin aşırı değer kaybetmesinin en önemli nedenlerinden biri de, Singapur kaynaklı spekülatörlerin yüksek faiz teklif ederek topladıkları ringgiti devalüasyon beklentisi ile düşük fiyatla satmaları olmuştu. Malezya bankaları bir anda ringgit sıkıntısı çekmeye başlamış, bunu önlemek amacıyla Malezya Hükümeti yurtdışına çıkan ringgitin 1 ay içerisinde geri dönmemesi durumunda bir daha yurda dönmesine izin verilmeyeceğini ilan etmişti. Malezya'ya dönen fonların da belirlenen hesaplarda bir yıl tutulmasına karar verilmişti. Malezya'da bugün ekonomik istikrar olduğu ve bunun yanı sıra toplumsal yaşamın hızla İslamileştiği söylenebilir. Bu da bir anlamda Türkiye'ye benziyor. Ama iki ülkenin gerek sosyal, gerekse ekonomik açıdan oldukça farklı olduğu gözden kaçmamalıdır.
Son bir haftadır kamuoyunda Türkiye'nin Malezya olup olmayacağı tartışılıyor. Kuşkusuz Malezya ile kasıt siyasal rejiminin İslamileşmesi. Ancak bir ülkenin siyasal rejimin değişmesinin ardında sadece toplumsal özelliklerin olması yetmez. Onu besleyen ekonomik özellikler de gerekir. Türkiye ekonomisinin Malezya'ya benzeyen yönleri olduğu kadar benzemeyen yönleri de var.
Özellikle belirtilmesi gereken konu Malezya'da ekonomik faaliyetin kimler tarafından yürütüldüğü. Malezya'da azınlık bulunan Çinliler iş dünyasında egemen olmuşlar, Müslümanlar ise siyaset ve bürokraside etkin olmuşlar. Ancak Mahatir Muhammet tarafından bu konuda bazı önlemler alınarak Müslümanların iş dünyasında bulunmaları teşvik edilmiş. Fakat bu durum devletin Müslümanlığı toplumsal yaşamda bir avantaj haline getirerek rejimi de sarsmış. İki ülkeyi ekonomik açıdan karşılaştıralım:
Farklar fazla
---Malezya'nın yüzölçümü Türkiye'nin yarısı, nüfusu ise neredeyse üçte biri.. Yani daha fazla toprakla daha az bir nüfus doyurulmakta. İklim ise çok daha yağışlı..
---Malezya'da kişi başına gelir Türkiye'den (5.500 dolar) çok daha fazla: 12.700 dolar kadar.
---Malezya'da tarım gayet güçlü. Buna rağmen tarımın milli gelirdeki yüzde 10'dan daha az. Türkiye'de ise tarımda büyük sorunlar yaşanıyor.
---Malezya'da dış ticaret açığı sorunu olmadığı gibi fazlalık var. Türkiye'de ise aşırı düzeyde.
---Dış ticaret fazlası veren Malezya'nın ihracatı yaklaşık 100 milyar dolar. Diğer bir deyimle, ihracatın milli gelire oranı Türkiye'de yüzde 25, Malezya'da ise yüzde 33.
---Malezya dış borçlarının yüzde 70'i kadar döviz rezervi bulundururken Türkiye (toplam dış borç stoku açısından) bunun yarısı kadar rezerve sahip.
---Türkiye madenler bakımından (krom ve bor dışında) pek güçlü değil. Sektörün milli gelirdeki payı yüzde 1.5.
---Malezya'da hem kalay bol, hem de 1970'lerden bu yana petrol ve doğalgaz çıkmakta. Madencilik kesiminin milli gelir içinde payı yüzde 11.
---Enflasyon Türkiye'den farklı olarak yüzde 2'lere kadar düşmüş durumda.
---İşsizlik oranı Türkiye'nin 1/3'ü. Türkiye'de yüzde 9'lardayken, Malezya'da yüzde 3.5 kadar.
---İnşaat kesimi Türkiye'de milli gelirin yüzde 5'i, Malezya'da da yüzde 4'ü.
Malezya'nın en bilinen özelliği 1997 yılında Asya krizi çıktığında uzatılan IMF elini geri çevirmesi. Malezya buna rağmen diğer Asya ülkelerinden daha hızlı toparlandı. O zamanki Malezya lideri Mahatir Muhammet sermaye akımlarına sınır getirerek bu konuda çok önemli bir başarı elde etti.
Mahatir'in mahareti
Krizin öncesinde Malezya ekonomisinin temel dengelerinin sağlıklı olması Dr. Mahatir Muhammed'in sermaye kontrol kararını almasını kolaylaştırıcı bir etken olmuştu. Kriz ile birlikte ringgitin aşırı değer kaybetmesinin en önemli nedenlerinden biri de, Singapur kaynaklı spekülatörlerin yüksek faiz teklif ederek topladıkları ringgiti devalüasyon beklentisi ile düşük fiyatla satmaları olmuştu. Malezya bankaları bir anda ringgit sıkıntısı çekmeye başlamış, bunu önlemek amacıyla Malezya Hükümeti yurtdışına çıkan ringgitin 1 ay içerisinde geri dönmemesi durumunda bir daha yurda dönmesine izin verilmeyeceğini ilan etmişti. Malezya'ya dönen fonların da belirlenen hesaplarda bir yıl tutulmasına karar verilmişti. Malezya'da bugün ekonomik istikrar olduğu ve bunun yanı sıra toplumsal yaşamın hızla İslamileştiği söylenebilir. Bu da bir anlamda Türkiye'ye benziyor. Ama iki ülkenin gerek sosyal, gerekse ekonomik açıdan oldukça farklı olduğu gözden kaçmamalıdır.
Türkiye Malezya olur mu? -1-
Hurşit Güneş, Milliyet , 02 Ekim 2007
Malezya oldukça modernleşmiş bir Müslüman ülke. Ancak yıllardır İslamcı siyaset egemenleşiyor. Acaba Türkiye de Malezya gibi sonunda şeriat düzenine geçecek noktaya gelir mi? Baştan yanıtlayalım: Bize bir şey olmaz. Biz hamsi yemiş bir milletiz! İşte buna benzer cahilce yazılar bu ara ne yazık ki, bol bol yazılıyor. Oysa tehlike daha da büyük! Malezya'nın 24.4 milyonluk nüfusunun sadece yüzde 55'i Müslüman. Nüfusun gerisi kalanı ise Budistler başta olmak üzere karışık. Oysa Türkiye nüfusunun belki yüzde 99'u Müslüman! Buna rağmen Türkiye'nin resmi dini yok, ama Malezya'nın resmi dini İslam. Malezya'daki Müslümanlar da (Türklerin çoğu gibi) ılımlı bilinen bir mezhebe, Hanefiliğe mensup. Türkiye bir cumhuriyet. Malezya çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyon ama aslında resmen bir krallık. İlginçtir, bu kral kimi zaman değişse de, başbakanlar uzun yıllar değişmiyor! Konfederasyonu oluşturan federal eyaletler de krallıkla yönetiliyor. İki meclisli bir parlamenter sistem uygulanıyor. Birinci meclis 69, ikinci meclis 180 üyeden oluşuyor.
Buraya nasıl gelindi?
Malezya'da İslam devlet yönetiminde önemli oranda etkili. Bu da ülkedeki İslami hareketin bir başarısı. Çünkü Malezya devleti 1980'den sonra resmi kurumları İslamileştirmeye başladı. Devletin bu noktaya gelmesinde dört temel İslami hareketin etkisi oldu. 1) Malezya İslam Partisi (PAS): Bağımsızlık sonrasında kurulan devletin İslami yönünün ağırlıklı olmasını isteyenler tarafından kuruldu. 2) Malezya İslami Gençlik Hareketi (ABIM) 1971'de Malezya Müslüman Öğrenciler Birliği tarafından kuruldu. ABIM Malezya'nın her alanda İslam hükümleriyle yönetilmesini istiyor. 3) Tebliğ cemaati Pakistan'daki Tebliğ cemaatinin bir uzantısı. 4) Darü'l-Erkâm: 1968'de kurulan bu örgüt eğitime ağırlık veriyor ve toplumun İslami yönden bilinçlendirilmesini şeriattan öncelikli görüyor. Özellikle gençler arasında etkili olan bu örgüt Fethullah Gülen cemaatine oldukça benziyor. Ancak birtakım hurafelere ve sapmalara düştüğü gerekçesiyle Başbakan Mahathir Muhammed örgütü kapattırdı.. Malezya Müslümanları, özellikle gençleri, dinlerine bağlılıklarıyla biliniyor. Gençlerin yüzde 70'i dini görevlerini yerine getiriyor. Ülkenin en güçlü partisi UMNO'yu Malaylar (Müslüman) destekliyor. Çin asıllılar genellikle MCA partisini, Hint asıllılar da MIC partisini destekliyor. Malaylar bürokraside ve siyasette egemen, Çinliler de iş dünyasında. Aslına bakılırsa ülkede ilk radikal İslamcı hareket 1969 yılında Malay-Çin kavgası çıktığında belirmişti. Bir daha da yatıştırılamadı.
Yoksulluk ve ayrımcılığın etkisi
Böylece daha yoksul olan Malaylara iş dünyasında çeşitli ayrıcalıklar getirildi. Yani, açıkça, Müslüman olmak bir avantaj haline geldi. Mahathir yönetimi de tam 22 yıl kendine bağlı birçok işadamı yaratarak ülkeyi despotça yönetti.Malezya farklı dinlerin olduğu bir toplumda şeriatın uygulanmaya çalışıldığı ve Müslüman olmayanların da giderek İslamcı baskı gördüğü bir ülke haline geldi. Başlığa dönersek, Türkiye'nin Malezya olmaması için önemli bir siyasal neden var: Avrupa. Onun dışında Türkiye'nin yakın geçmişine kuşbakışı bakıldığında Malezya örneği rahatsız edebilir. İyimser olmak, gerçekleri görmezden gelmeyi gerektirmez.
Malezya oldukça modernleşmiş bir Müslüman ülke. Ancak yıllardır İslamcı siyaset egemenleşiyor. Acaba Türkiye de Malezya gibi sonunda şeriat düzenine geçecek noktaya gelir mi? Baştan yanıtlayalım: Bize bir şey olmaz. Biz hamsi yemiş bir milletiz! İşte buna benzer cahilce yazılar bu ara ne yazık ki, bol bol yazılıyor. Oysa tehlike daha da büyük! Malezya'nın 24.4 milyonluk nüfusunun sadece yüzde 55'i Müslüman. Nüfusun gerisi kalanı ise Budistler başta olmak üzere karışık. Oysa Türkiye nüfusunun belki yüzde 99'u Müslüman! Buna rağmen Türkiye'nin resmi dini yok, ama Malezya'nın resmi dini İslam. Malezya'daki Müslümanlar da (Türklerin çoğu gibi) ılımlı bilinen bir mezhebe, Hanefiliğe mensup. Türkiye bir cumhuriyet. Malezya çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyon ama aslında resmen bir krallık. İlginçtir, bu kral kimi zaman değişse de, başbakanlar uzun yıllar değişmiyor! Konfederasyonu oluşturan federal eyaletler de krallıkla yönetiliyor. İki meclisli bir parlamenter sistem uygulanıyor. Birinci meclis 69, ikinci meclis 180 üyeden oluşuyor.
Buraya nasıl gelindi?
Malezya'da İslam devlet yönetiminde önemli oranda etkili. Bu da ülkedeki İslami hareketin bir başarısı. Çünkü Malezya devleti 1980'den sonra resmi kurumları İslamileştirmeye başladı. Devletin bu noktaya gelmesinde dört temel İslami hareketin etkisi oldu. 1) Malezya İslam Partisi (PAS): Bağımsızlık sonrasında kurulan devletin İslami yönünün ağırlıklı olmasını isteyenler tarafından kuruldu. 2) Malezya İslami Gençlik Hareketi (ABIM) 1971'de Malezya Müslüman Öğrenciler Birliği tarafından kuruldu. ABIM Malezya'nın her alanda İslam hükümleriyle yönetilmesini istiyor. 3) Tebliğ cemaati Pakistan'daki Tebliğ cemaatinin bir uzantısı. 4) Darü'l-Erkâm: 1968'de kurulan bu örgüt eğitime ağırlık veriyor ve toplumun İslami yönden bilinçlendirilmesini şeriattan öncelikli görüyor. Özellikle gençler arasında etkili olan bu örgüt Fethullah Gülen cemaatine oldukça benziyor. Ancak birtakım hurafelere ve sapmalara düştüğü gerekçesiyle Başbakan Mahathir Muhammed örgütü kapattırdı.. Malezya Müslümanları, özellikle gençleri, dinlerine bağlılıklarıyla biliniyor. Gençlerin yüzde 70'i dini görevlerini yerine getiriyor. Ülkenin en güçlü partisi UMNO'yu Malaylar (Müslüman) destekliyor. Çin asıllılar genellikle MCA partisini, Hint asıllılar da MIC partisini destekliyor. Malaylar bürokraside ve siyasette egemen, Çinliler de iş dünyasında. Aslına bakılırsa ülkede ilk radikal İslamcı hareket 1969 yılında Malay-Çin kavgası çıktığında belirmişti. Bir daha da yatıştırılamadı.
Yoksulluk ve ayrımcılığın etkisi
Böylece daha yoksul olan Malaylara iş dünyasında çeşitli ayrıcalıklar getirildi. Yani, açıkça, Müslüman olmak bir avantaj haline geldi. Mahathir yönetimi de tam 22 yıl kendine bağlı birçok işadamı yaratarak ülkeyi despotça yönetti.Malezya farklı dinlerin olduğu bir toplumda şeriatın uygulanmaya çalışıldığı ve Müslüman olmayanların da giderek İslamcı baskı gördüğü bir ülke haline geldi. Başlığa dönersek, Türkiye'nin Malezya olmaması için önemli bir siyasal neden var: Avrupa. Onun dışında Türkiye'nin yakın geçmişine kuşbakışı bakıldığında Malezya örneği rahatsız edebilir. İyimser olmak, gerçekleri görmezden gelmeyi gerektirmez.
Malezya Yemekler, Malezya Mutfağı: Malezya usulü körili tavuk
Malezya usulü körili tavuk
Değişik tatları kendisi yaparak denemek isteyenler için ünlü şeflerden birkaç tarif de aldık. Örneğin pek çok mekanda farklı türlerini yediğiniz körili tavuğun bir de Malezya usulünü deneyebilirsiniz. Gerekli malzemeler: 1 kg küçük parçalara doğranmış tavuk, 30 ml yağ, 70 gr doğranmış arpacık soğanı, 40 gr doğranmış zencefil, 20 gr doğranmış sarımsak, 20 gr doğranmış fıstık, 5 parça limon yaprağı, 50 gr kırmızı biber, 20 gr köri tozu, 30 ml hindi suyu, 30 ml Hindistan cevizi sütü, 15 gr tuz ve 20 gr şeker.
Yapılışı:
Öncelikle yağı kızartın ve kahverengiye dönünce tavuk haricindeki tüm doğranmış parçaları yağa atın. Bundan sonra kırmızı biberi, limon yaprağını ve köri tozunu ekleyin. Köri tozu piştiği zaman hindi suyunu koyun. En son olarak tavuğu ekleyin ve ardından şeker ile Hindistan cevizi sütünü koyun. Yemeğiniz 10 dakika piştikten sonra servise hazır.
Türkiye neden Malezya olmaz?
Evren Tok, Yeni Şafak 24,9,2007
Türkiye ile Malezya arasında kurulacak ilişki ancak İslami Kalvinistler ve alternatif moderniteler, kürelleşmenin farklı modelleri üzerinde olabilir. Bunun dışındakiler paranoyadır.
Türkiye, Malezya olur mu” sorusunun hangi bağlamda, hangi değişkenlerle tartışıldığı büyük önem arzediyor. Korkunun güdülediği bir soru olarak bakıldığında tartışmanın derinleşme ve Türkiye için faydalı çıkarımlar şansı pek yok gibi. Evet, Malezya ile kıyaslanmak bazıları için belki bir utanç vesilesi. Ancak bu mukayesenin daha farklı bir kavramsal boyutta, daha iyimser bir okumasını yapmanın da mümkün olduğunu düşünüyorum.
BENZERLİK NEREDE
“Türkiye Malezya olur mu” sorusunu hangi bağlamda nasıl sorduğumuz sorunun derinliğini ve anlamsal çerçevesini de belirliyor aynı zamanda. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün KKTC'de bu soruya verdiği yanıt çok netti, ancak Prof. Şerif Mardin'in verdiği bir röportajdaki yanıtı kimileri için sıradan gibi gözüken bu sorunun esasında korkunun güdülediği bir sosyal travma neticesinde yeşerdiğini ve farklı katmanlarda ve bağlamlarda kendini yeniden ürettiğini gösteriyordu. Örneğin, eski ABD Dışişleri Bakanı Holbrooke'un Türkiye'nin Malezya'dan sonra ikinci ılımlı İslam ülkesi olduğunu belirtmesi tarzında yapılan benzetme de pekçok kesimden tepki gördü. Asya Pasifik uzmanı Bahadır Pehlivantürk benzerliğin “demokrasi ve İslami duruş” düzleminde değil, olsa olsa sosyal barış ve İslam'ın bir arada yaşadığı iki ülke olarak kurulabileceğini belirtiyor. O halde benzerlik nerede aranmalı? Malezya örneğinin bu kadar ön plana çıkartılmasını güdüleyen “korkular” iki ülke arasında aslında mukayeseli analizle dikkatle incelenmesi gereken benzerlikleri, sosyo ekonomik trendleri ve kısaca alternatif ekonomik modellerin yeşerdiği iki mekanı adeta gölgeliyor.
İngiltere'nin prestijli dergilerinden “Prospect Magazine”de 2007'de yayınlanan yazılar üzerinden giderek iki ülke arasında bir bağ yakalamak, kritik çıkarımlar yapmak mümkün. David Goodhart, editörü olduğu Prospect dergisinde yayımlanan ve Malezya'da katıldığı, “Müslüman dünyası için ekonomik gündem” başlıklı konferanstaki gözlemlerini yansıtan “Malezya Modeli” başlıklı yazısında (Eylül, 2007), Malezya örneğinin İslam'ın ve liberal modernitenin, aynı zamanda İslam'ın ve ekonomik büyümenin bir arada yaşayabilmesinin mümkün olduğunu, doğaları gereği uyumsuz olmadıklarını ortaya koyduğunu vurguluyor. Goodhart'ın yazısının başında her ne kadar “Müslüman ekonomik bir gündem” in oluşturulup oluşturulamayacağı sorusu yer alsa da, yazıya hakim olan esas sorunsal Malezya örneğinin, yükselen “İslami Kalvinizm” vizyonundan ne kadar nasiplendiği. İşte tam da bu noktada Türkiye ve Malezya arasında “İslami Kalvinizmi pratiğe geçirmede kim daha başarılı” sorusu sorulabilir.
İslami Kalvinizm, Prospect dergisi okurları için çok da yabancı bir kavram değil, zira 2007 başında yayımlanan İslami Kalvinistler başlıklı yazısında Gerald Knaus, İslam ülkeleri müteşebbis ruhunu, etiğini ne kadar besleyebilir sorusunu sormuş ve bu sorunun yanıtı için Anadolu'ya bakmanın yeterli olacağını iddia etmişti. Knaus, direktörü olduğu Berlin merkezli European Stability Initiative (ESI) adlı düşünçe kuruluşunda yayımlanan İslami Kalvinistler: Anadolu'da Değişim ve Muhafazakarlık adlı raporda da (www.esiweb.org) Alman sosyolog Max Weber'in ünlü “Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu” adlı yapıtında ortaya koyduğu argümanlardan yola çıkarak birtakım dini düşünce ve pratiklerin ekonomik kalkınmaya olan etkisini inceliyordu.
Knaus raporunda, 1980'lerin başından bu yana Anadolu'nun ticaret yapan küçük kasabalarının ve tarım ekonomilerinin nasıl zengin imalat merkezlerine dönüştüğünün altını çiziyor, doğan yeni kentli orta sınıfın ve Türkiye'nin kalbindeki Müslüman sanayi bölgelerinin Türkiye'nin yeni paranomasındaki kilit rolüne dikkatleri çekiyordu. Anadolu'daki bu sosyo-ekonomik ve kültürel dinamikler ve kentli orta sınıfın kazandığı güç aynı zamanda 2002-2007 arasında Başbakan Erdoğan hükümetinin uyguladığı piyasa reformlarını ve AB entegrasyonunun neden bu denli desteklendiğini ispatlıyor. Bugün Anadolu ekonomik başarının ve sosyal kalkınmanın, İslam'ın ve modernitenin rahatça beraber varolabileceğini gösteren bir mekan durumda. Ve bu mekanın en belirgin özelliği İslami Kalvinizmin alternatif bir ekonomik modele, aynı zamanda alternatif moderniteye ev sahipliği yapıyor olması.
YA MALEZYA MODELİ
Malezya, İngiltere'den bağımsızlığını kazanışının 50. yıldönümünde ekonomik olarak göz alıcı bir ivme yakalamış durumda. Büyüme hızı yüzde 7'lerde ve 2020 yılında gelişmiş ülke kategorisine gireceği öngörülüyor, ve bunu başaran ilk Müslüman ülke unvanını da kazanabilir Malezya. Yüzde 60'ı Müslüman Malay ve geri kalan yüzde 40'ı Müslüman olmayan Çinli ve Hint olan Malezya'da ekonomik kalkınmanın motoru Çinli azınlık. Malaylar da son yıllarda önemli bir atılım içinde. Bu durum Mısır veya Suudi Arabistan gibi ülkelerde benzeri uygulanabilecek bir durum değil Goodhart'a göre. Zira, Malezya'da uygulanan geleneksel ama bir o kadar da toleranslı bir formda yaşanan İslam, Çinli azınlığın lokomotifi olduğu büyüme modelinin önüne taş koymuyor. Bu açıdan da Malezya esasında Müslüman dünyasına iyimser mesajlar veriyor. Malezya modeli bu açıdan İslami Kalvinizm'in mümkün olduğunu gösteren bir örnek olarak sunuluyor.
Özetle, bugün Prospect dergisinde yaşanan tartışmanın da ortaya koyduğu üzere, “İslami Kalvinizm”, Türkiye ve Malezya'nın küresel kapitalizme eklemlenme sürecinde yaşadıkları sosyo-ekonomik, kültürel, sınıfsal ve mekansal dönüşümü anlamada açılım getiren bir kavram olarak sunulu-yor. Din, modernite, küreselleşme ve kapitalizm bağlamında ufuk açıcı mukayeseli, tarihsel ve analitik analizlerin yapılmasına olanak tanıyor. Buna karşılık “Türkiye Malezya olur mu” sorusu İsmet Berkan'ın belirttiği gibi, bu ülkenin “tarihine, gururuna, gelişim çizgisine ve kendimize bir nevi hakaret” (Radikal, 21.9.2007). O halde bu mukayesenin daha farklı, daha iyimser bir okumasını yapmak gerekiyor. “Türkiye Malezya olur mu” yerine, Prospect dergisinin öncülüğünü yaptığı gibi din ve ekonomi ilişkisi bağlamında Anadolu'daki ve Malezya'daki İslami Kalvinistleri ve alternatif moderniteleri, kürelleşmenin ve kapitalizmin farklı varyantlarını çalışmayı ve kıyaslamayı yeğlersek kanımca hem Malezya'ya, hem de kendimize haksızlık etmemiş oluruz. Aksi takdirde sonuç, Baskın Oran'ın yazısının çarpıcı alt başlığı gibi “Yine Paranoya.”
*Carleton Üniversitesi
Türkiye ile Malezya arasında kurulacak ilişki ancak İslami Kalvinistler ve alternatif moderniteler, kürelleşmenin farklı modelleri üzerinde olabilir. Bunun dışındakiler paranoyadır.
Türkiye, Malezya olur mu” sorusunun hangi bağlamda, hangi değişkenlerle tartışıldığı büyük önem arzediyor. Korkunun güdülediği bir soru olarak bakıldığında tartışmanın derinleşme ve Türkiye için faydalı çıkarımlar şansı pek yok gibi. Evet, Malezya ile kıyaslanmak bazıları için belki bir utanç vesilesi. Ancak bu mukayesenin daha farklı bir kavramsal boyutta, daha iyimser bir okumasını yapmanın da mümkün olduğunu düşünüyorum.
BENZERLİK NEREDE
“Türkiye Malezya olur mu” sorusunu hangi bağlamda nasıl sorduğumuz sorunun derinliğini ve anlamsal çerçevesini de belirliyor aynı zamanda. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün KKTC'de bu soruya verdiği yanıt çok netti, ancak Prof. Şerif Mardin'in verdiği bir röportajdaki yanıtı kimileri için sıradan gibi gözüken bu sorunun esasında korkunun güdülediği bir sosyal travma neticesinde yeşerdiğini ve farklı katmanlarda ve bağlamlarda kendini yeniden ürettiğini gösteriyordu. Örneğin, eski ABD Dışişleri Bakanı Holbrooke'un Türkiye'nin Malezya'dan sonra ikinci ılımlı İslam ülkesi olduğunu belirtmesi tarzında yapılan benzetme de pekçok kesimden tepki gördü. Asya Pasifik uzmanı Bahadır Pehlivantürk benzerliğin “demokrasi ve İslami duruş” düzleminde değil, olsa olsa sosyal barış ve İslam'ın bir arada yaşadığı iki ülke olarak kurulabileceğini belirtiyor. O halde benzerlik nerede aranmalı? Malezya örneğinin bu kadar ön plana çıkartılmasını güdüleyen “korkular” iki ülke arasında aslında mukayeseli analizle dikkatle incelenmesi gereken benzerlikleri, sosyo ekonomik trendleri ve kısaca alternatif ekonomik modellerin yeşerdiği iki mekanı adeta gölgeliyor.
İngiltere'nin prestijli dergilerinden “Prospect Magazine”de 2007'de yayınlanan yazılar üzerinden giderek iki ülke arasında bir bağ yakalamak, kritik çıkarımlar yapmak mümkün. David Goodhart, editörü olduğu Prospect dergisinde yayımlanan ve Malezya'da katıldığı, “Müslüman dünyası için ekonomik gündem” başlıklı konferanstaki gözlemlerini yansıtan “Malezya Modeli” başlıklı yazısında (Eylül, 2007), Malezya örneğinin İslam'ın ve liberal modernitenin, aynı zamanda İslam'ın ve ekonomik büyümenin bir arada yaşayabilmesinin mümkün olduğunu, doğaları gereği uyumsuz olmadıklarını ortaya koyduğunu vurguluyor. Goodhart'ın yazısının başında her ne kadar “Müslüman ekonomik bir gündem” in oluşturulup oluşturulamayacağı sorusu yer alsa da, yazıya hakim olan esas sorunsal Malezya örneğinin, yükselen “İslami Kalvinizm” vizyonundan ne kadar nasiplendiği. İşte tam da bu noktada Türkiye ve Malezya arasında “İslami Kalvinizmi pratiğe geçirmede kim daha başarılı” sorusu sorulabilir.
İslami Kalvinizm, Prospect dergisi okurları için çok da yabancı bir kavram değil, zira 2007 başında yayımlanan İslami Kalvinistler başlıklı yazısında Gerald Knaus, İslam ülkeleri müteşebbis ruhunu, etiğini ne kadar besleyebilir sorusunu sormuş ve bu sorunun yanıtı için Anadolu'ya bakmanın yeterli olacağını iddia etmişti. Knaus, direktörü olduğu Berlin merkezli European Stability Initiative (ESI) adlı düşünçe kuruluşunda yayımlanan İslami Kalvinistler: Anadolu'da Değişim ve Muhafazakarlık adlı raporda da (www.esiweb.org) Alman sosyolog Max Weber'in ünlü “Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu” adlı yapıtında ortaya koyduğu argümanlardan yola çıkarak birtakım dini düşünce ve pratiklerin ekonomik kalkınmaya olan etkisini inceliyordu.
Knaus raporunda, 1980'lerin başından bu yana Anadolu'nun ticaret yapan küçük kasabalarının ve tarım ekonomilerinin nasıl zengin imalat merkezlerine dönüştüğünün altını çiziyor, doğan yeni kentli orta sınıfın ve Türkiye'nin kalbindeki Müslüman sanayi bölgelerinin Türkiye'nin yeni paranomasındaki kilit rolüne dikkatleri çekiyordu. Anadolu'daki bu sosyo-ekonomik ve kültürel dinamikler ve kentli orta sınıfın kazandığı güç aynı zamanda 2002-2007 arasında Başbakan Erdoğan hükümetinin uyguladığı piyasa reformlarını ve AB entegrasyonunun neden bu denli desteklendiğini ispatlıyor. Bugün Anadolu ekonomik başarının ve sosyal kalkınmanın, İslam'ın ve modernitenin rahatça beraber varolabileceğini gösteren bir mekan durumda. Ve bu mekanın en belirgin özelliği İslami Kalvinizmin alternatif bir ekonomik modele, aynı zamanda alternatif moderniteye ev sahipliği yapıyor olması.
YA MALEZYA MODELİ
Malezya, İngiltere'den bağımsızlığını kazanışının 50. yıldönümünde ekonomik olarak göz alıcı bir ivme yakalamış durumda. Büyüme hızı yüzde 7'lerde ve 2020 yılında gelişmiş ülke kategorisine gireceği öngörülüyor, ve bunu başaran ilk Müslüman ülke unvanını da kazanabilir Malezya. Yüzde 60'ı Müslüman Malay ve geri kalan yüzde 40'ı Müslüman olmayan Çinli ve Hint olan Malezya'da ekonomik kalkınmanın motoru Çinli azınlık. Malaylar da son yıllarda önemli bir atılım içinde. Bu durum Mısır veya Suudi Arabistan gibi ülkelerde benzeri uygulanabilecek bir durum değil Goodhart'a göre. Zira, Malezya'da uygulanan geleneksel ama bir o kadar da toleranslı bir formda yaşanan İslam, Çinli azınlığın lokomotifi olduğu büyüme modelinin önüne taş koymuyor. Bu açıdan da Malezya esasında Müslüman dünyasına iyimser mesajlar veriyor. Malezya modeli bu açıdan İslami Kalvinizm'in mümkün olduğunu gösteren bir örnek olarak sunuluyor.
Özetle, bugün Prospect dergisinde yaşanan tartışmanın da ortaya koyduğu üzere, “İslami Kalvinizm”, Türkiye ve Malezya'nın küresel kapitalizme eklemlenme sürecinde yaşadıkları sosyo-ekonomik, kültürel, sınıfsal ve mekansal dönüşümü anlamada açılım getiren bir kavram olarak sunulu-yor. Din, modernite, küreselleşme ve kapitalizm bağlamında ufuk açıcı mukayeseli, tarihsel ve analitik analizlerin yapılmasına olanak tanıyor. Buna karşılık “Türkiye Malezya olur mu” sorusu İsmet Berkan'ın belirttiği gibi, bu ülkenin “tarihine, gururuna, gelişim çizgisine ve kendimize bir nevi hakaret” (Radikal, 21.9.2007). O halde bu mukayesenin daha farklı, daha iyimser bir okumasını yapmak gerekiyor. “Türkiye Malezya olur mu” yerine, Prospect dergisinin öncülüğünü yaptığı gibi din ve ekonomi ilişkisi bağlamında Anadolu'daki ve Malezya'daki İslami Kalvinistleri ve alternatif moderniteleri, kürelleşmenin ve kapitalizmin farklı varyantlarını çalışmayı ve kıyaslamayı yeğlersek kanımca hem Malezya'ya, hem de kendimize haksızlık etmemiş oluruz. Aksi takdirde sonuç, Baskın Oran'ın yazısının çarpıcı alt başlığı gibi “Yine Paranoya.”
*Carleton Üniversitesi
Muhabirimiz Laikcan Tanrıkulu Malezya'dan bildiremiyor
Emre Aköz, Sabah 26 Eylül 2007
Bizim paranoyamız bitmez. Şerif Mardin'den sonra, bir akıllı daha taşı kuyuya attı... Diğer 40 akıllı çıkaramıyor.
ABD'nin eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke, " Türkiye, Malezya, ılımlı İslam ve demokrasi " kelimelerini aynı cümle içinde kullanınca bizde yaygara koptu:
"Türkiye, Malezya gibi mi oluyor?
" Bizim gazetelerde Holbrooke'un ağustos ayı başlarında PBS televizyonuna söyledikleri yer aldı.Ben konuşmanın İngilizce metnini görmedim. Ancak şöyle çevrilerek Türk kamuoyuna sunulmuştu: "11 Eylül'den beri, ABD, dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasiler istiyoruz diyor. Sadece iki tane var. Türkiye ve Malezya. Barış içinde ve dürüst seçimler oldu. Ilımlı bir Müslüman parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu ılımlı Müslüman parti İsrail ile iyi ilişkiler içinde ve AB'ye üyelik istiyor. Ben de bunu destekliyorum." Gelin biraz daha geriye gidelim. Holbrooke benzeri sözleri 26 Temmuzda NPQ dergisinin Yayın Yönetmeni Nathan Gardels'a da söylemişti.
Adam ne diyor?
Gardels, 22 Temmuz seçimlerini, kendi tabiriyle " Neo Islamist " AKP'nin kazandığını, bunun " demokrasinin zaferi " mi, yoksa " laikliğe indirilmiş bir darbe " mi olduğunu soruyor.
Holbrooke'un cevabı şöyle:
"Bu Türkiye için tarihi bir seçimdi. Batı, İslam'ın 'ılımlı' ( moderate ) biçimini istediğini söylemişti. Burada söz konusu olan ( Türkiye'yi kastediyor ), İslam alemindeki en demokratik iki devletten biri; diğeri Malezya." Holbrooke daha sonra seçimler sırasında İstanbul'da olduğunu... Borsanın yükseldiğini... Milliyetçi partilerin daha fazla sandalye kazandığını... Kürtlerin de uzun süreden parlamentoya girdiğini... AKP'nin Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokma amacını bir kez daha ortaya koyduğunu... Ordunun böylesine güçlü bir halk desteğine sahip olan AKP'ye müdahale etmeyeceğini... Ancak bir bölünme tehlikesi karşısında böyle bir şey yapacağını... Demokrat Türklerin tavrının " Ne şeriat, ne darbe " olduğunu belirtiyor.
Öküz altında buzağı
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin:
Holbrooke'un bu laflarından, " Türkiye, Malezya olacak " ya da " Türkiye, Malezya olmalı " gibi bir sonuç çıkar mı Allah aşkına?
Adam Amerikalı... 11 Eylül travmasını yaşamış... İslam âlemine karşı tereddütleri var...Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelere bakıyor. Kendi açısından... Bakın bu nokta önemli: "Kendi açısından" bakıyor ve iki ülkenin demokrasiyi yaşattığını görüyor.Bu iki ülkede, terörizme başvurarak ABD'yi vuracak radikal İslamcı hareketler bulunmadığı için memnun oluyor.
Ne " Türkiye, Malezyalaşsın " diyor, ne de " Malezya, Türkiyeleşsin ." (O kadar aptal değil.) Peki biz ne yapıyoruz?
"Yoksa Türkiye, Malezyalaşıyor mu" diye hezeyanlara kapılıyor, Holbrooke'a lanetler yağdırıyoruz.Gazetelerimiz Malezya'ya muhabirler gönderiyor: "Gidip bakın, geleceğimiz nasıl olacak?"
Kör tuttuğunu anlar
Muhabir arkadaşlarımız da, " körlerin filin orasını burasını tutarak, fili tanımlamaya çalışmaları " gibi... Malezya'nın gündelik hayatından bize kareler sunuyor.
Yanlış anlaşılmak istemem: Malezya'daki gündelik hayatı ben de merak ediyorum elbette. Arkadaşların izlenimlerini ilgiyle okuyorum.
Yanlış anlaşılmak istemem: Malezya'daki gündelik hayatı ben de merak ediyorum elbette. Arkadaşların izlenimlerini ilgiyle okuyorum.
Ancak: Bir ülkenin, diğerine " dönüşmesi " için, benzerliğin görünüşte değil, toplumsal yapılarda olması gerekiyor.
Devlet-din ilişkisi nasıl?.. Tarihten gelen bir aristokrat sınıfı var mı?.. Köylülük ne durumda?.. Ordusiyaset ilişkisi hangi değerlere dayanıyor?.. Sivil toplum güçlü mü?.. Sermaye sınıfı kimlerle ittifak yapıyor?
Bir yıl boyunca sabahtan akşama Malezya sokaklarında dolaşsalar, on binlerce fotoğraf çekseler, arkadaşlarımız yine de yukarıdaki sorulara cevap bulamaz.
Hatta gündelik hayatı dahi doğru dürüst yansıtamazlar çünkü Laikcanlar başka yöne bakar, Tanrıkulları başka yere.
O soruların cevabını ancak Malezya'yı inceleyen sosyologlar, siyaset bilimcileri ve tarihçiler verir. Muhabirler değil.
Bizim paranoyamız bitmez. Şerif Mardin'den sonra, bir akıllı daha taşı kuyuya attı... Diğer 40 akıllı çıkaramıyor.
ABD'nin eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke, " Türkiye, Malezya, ılımlı İslam ve demokrasi " kelimelerini aynı cümle içinde kullanınca bizde yaygara koptu:
"Türkiye, Malezya gibi mi oluyor?
" Bizim gazetelerde Holbrooke'un ağustos ayı başlarında PBS televizyonuna söyledikleri yer aldı.Ben konuşmanın İngilizce metnini görmedim. Ancak şöyle çevrilerek Türk kamuoyuna sunulmuştu: "11 Eylül'den beri, ABD, dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasiler istiyoruz diyor. Sadece iki tane var. Türkiye ve Malezya. Barış içinde ve dürüst seçimler oldu. Ilımlı bir Müslüman parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu ılımlı Müslüman parti İsrail ile iyi ilişkiler içinde ve AB'ye üyelik istiyor. Ben de bunu destekliyorum." Gelin biraz daha geriye gidelim. Holbrooke benzeri sözleri 26 Temmuzda NPQ dergisinin Yayın Yönetmeni Nathan Gardels'a da söylemişti.
Adam ne diyor?
Gardels, 22 Temmuz seçimlerini, kendi tabiriyle " Neo Islamist " AKP'nin kazandığını, bunun " demokrasinin zaferi " mi, yoksa " laikliğe indirilmiş bir darbe " mi olduğunu soruyor.
Holbrooke'un cevabı şöyle:
"Bu Türkiye için tarihi bir seçimdi. Batı, İslam'ın 'ılımlı' ( moderate ) biçimini istediğini söylemişti. Burada söz konusu olan ( Türkiye'yi kastediyor ), İslam alemindeki en demokratik iki devletten biri; diğeri Malezya." Holbrooke daha sonra seçimler sırasında İstanbul'da olduğunu... Borsanın yükseldiğini... Milliyetçi partilerin daha fazla sandalye kazandığını... Kürtlerin de uzun süreden parlamentoya girdiğini... AKP'nin Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokma amacını bir kez daha ortaya koyduğunu... Ordunun böylesine güçlü bir halk desteğine sahip olan AKP'ye müdahale etmeyeceğini... Ancak bir bölünme tehlikesi karşısında böyle bir şey yapacağını... Demokrat Türklerin tavrının " Ne şeriat, ne darbe " olduğunu belirtiyor.
Öküz altında buzağı
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin:
Holbrooke'un bu laflarından, " Türkiye, Malezya olacak " ya da " Türkiye, Malezya olmalı " gibi bir sonuç çıkar mı Allah aşkına?
Adam Amerikalı... 11 Eylül travmasını yaşamış... İslam âlemine karşı tereddütleri var...Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelere bakıyor. Kendi açısından... Bakın bu nokta önemli: "Kendi açısından" bakıyor ve iki ülkenin demokrasiyi yaşattığını görüyor.Bu iki ülkede, terörizme başvurarak ABD'yi vuracak radikal İslamcı hareketler bulunmadığı için memnun oluyor.
Ne " Türkiye, Malezyalaşsın " diyor, ne de " Malezya, Türkiyeleşsin ." (O kadar aptal değil.) Peki biz ne yapıyoruz?
"Yoksa Türkiye, Malezyalaşıyor mu" diye hezeyanlara kapılıyor, Holbrooke'a lanetler yağdırıyoruz.Gazetelerimiz Malezya'ya muhabirler gönderiyor: "Gidip bakın, geleceğimiz nasıl olacak?"
Kör tuttuğunu anlar
Muhabir arkadaşlarımız da, " körlerin filin orasını burasını tutarak, fili tanımlamaya çalışmaları " gibi... Malezya'nın gündelik hayatından bize kareler sunuyor.
Yanlış anlaşılmak istemem: Malezya'daki gündelik hayatı ben de merak ediyorum elbette. Arkadaşların izlenimlerini ilgiyle okuyorum.
Yanlış anlaşılmak istemem: Malezya'daki gündelik hayatı ben de merak ediyorum elbette. Arkadaşların izlenimlerini ilgiyle okuyorum.
Ancak: Bir ülkenin, diğerine " dönüşmesi " için, benzerliğin görünüşte değil, toplumsal yapılarda olması gerekiyor.
Devlet-din ilişkisi nasıl?.. Tarihten gelen bir aristokrat sınıfı var mı?.. Köylülük ne durumda?.. Ordusiyaset ilişkisi hangi değerlere dayanıyor?.. Sivil toplum güçlü mü?.. Sermaye sınıfı kimlerle ittifak yapıyor?
Bir yıl boyunca sabahtan akşama Malezya sokaklarında dolaşsalar, on binlerce fotoğraf çekseler, arkadaşlarımız yine de yukarıdaki sorulara cevap bulamaz.
Hatta gündelik hayatı dahi doğru dürüst yansıtamazlar çünkü Laikcanlar başka yöne bakar, Tanrıkulları başka yere.
O soruların cevabını ancak Malezya'yı inceleyen sosyologlar, siyaset bilimcileri ve tarihçiler verir. Muhabirler değil.
Malezyalılar homoseksüelliğe karşı da epey hoşgörülü
Pazarlarda çeşitli orman ürünleri satılıyor: Otlar, erkeklerin cinsel gücünü artıran balık yağı, çok kısa zamanda sakal çıkaran esanslar, "bir ayda 40 kilo zayıflatan" haplar! En garibi de vibratörlerin, özel penis pompalarının, kadınlar için çeşitli cinsel aletlerin ve satışı kesinlikle yasak olan Viagra'nın uluorta satılması... Malezyalılar homoseksüelliğe karşı da epey hoşgörülü. Kuala Lumpur 100-250 katlı binalarıyla bir nevi mini New York. Ama aslında küçük bir şehir. Her yer yürümeye müsait ve iki saat yürüyerek şehir turu yapmak mümkün. Hayat epey pahalı, zira fiyatlar Avrupa'daki gibi. En ucuz otellerin geceliği 75 Euro. Herkes bisiklet kullanıyor. Çocuklar geleneksel ve tertemiz giysilerle İslami okullara gidiyor. Ülkenin batısında bütün oteller, restoranlar, dükkânlar Çinlilere ait.
sabah gazetesi
sabah gazetesi
Malezya'da Türbanlı polisler
KUALA Lumpur'da türbanının üzerine şapka takmış kadın polisler dikkat çekici ama aynı Kuala Lumpur ve Langkawi Adası'nda geceleri barlar Filipinli ve Taylandlı kızlarla en çılgın hizmetleri veriyor.
Padang Besar gümrük kapısındaki kadın polisler türbanlı, fakat İran'ın aksine buradakiler beyaz giyiyor. Kuala Lumpur'un sokaklarında, hangi yaşta olursa olsun kadınlar son derece alımlı. Elbiseleri renkli, kumaşı tutturmak için küçük süsler kullanıyorlar.
Müslüman kadınlar türban konusunda özgür ve istedikleri takdirde gayet seksi kıyafetler de giyebiliyor. Öğrenciler de dersten sonra baş örtülerini çıkarabiliyor. Malezya'da kadınlar iş hayatına atılıyor; hatta avukat ya da polis şefi olabiliyor...
sabah gazetesi
Padang Besar gümrük kapısındaki kadın polisler türbanlı, fakat İran'ın aksine buradakiler beyaz giyiyor. Kuala Lumpur'un sokaklarında, hangi yaşta olursa olsun kadınlar son derece alımlı. Elbiseleri renkli, kumaşı tutturmak için küçük süsler kullanıyorlar.
Müslüman kadınlar türban konusunda özgür ve istedikleri takdirde gayet seksi kıyafetler de giyebiliyor. Öğrenciler de dersten sonra baş örtülerini çıkarabiliyor. Malezya'da kadınlar iş hayatına atılıyor; hatta avukat ya da polis şefi olabiliyor...
sabah gazetesi
'Sınırlı demokrasi anlayışı var'
"Malezya'nın sömürge olmaktan kurtulması İngiltere'nin ülke üzerindeki etkisini bir ölçüde koruyan ve bir kişinin ülke üzerindeki yönetimini öne çıkaran bir sistemin kurulması ile gerçekleşmiş. Yeni sistem üzerinde titizlenilmesinin önemli bir nedeni etnik gerilim yaşanma olasılığı. Bu nedenle anayasa, özgürlükçü değil sınırlı demokrasi anlayışı ile kurgulanmış. Bir yandan ülkeyi merkezden yönetecek ve gerekirse olağanüstü hal ilan edebilecek bir kişi öngörülmüş, diğer yandan anayasaya şaşırtıcı denli çok ırk ve etnik kökenle ilgili madde yerleştirilmiş. Anayasa ise özellikle Malay kökenli nüfusu, yani çoğunluğu merkeze alarak hazırlanmış. Malezya anayasasıyla Malay kökenli olanlara bir çeşit 'pozitif ayrımcılık' yapılmasını sağlayacak zemin oluşturmuş. Malay olabilmek için Müslüman olmak şart. Bu da etnik gruplar arasındaki ilişkileri, özellikle de evlilikleri engelleyebilecek bir uygulama. Etnik gruplar arasında evlilik pek görülmüyor. Devlet nezdinde din değiştirmek etnik köken değiştirmek anlamına geliyor. Anayasanın Malay kökenli olmak ile Müslüman olmayı bir araya koyması, Türkiye'de 12 Eylül sonrası şahlanan Türk-İslam sentezinin bir benzerinin Malezya'da ortaya çıkmasını kolaylaştırmış. Özellikle 1980'lerde Malezya'da dinin ve İslamcı partilerin güçlendiği gözlemleniyor."
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu (Psikolog, araştırmacı)
Sabah gazetesi
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu (Psikolog, araştırmacı)
Sabah gazetesi
Malezya Hakkında İlginç Bilgiler, Malezya'nın Yönetim Şekli
Kral Zeynel Abidin'in eşi Kraliçe Nur başörtülü.
Malezya, 13 ayrı eyaletten oluşuyor. Her eyaletin başında bir kral var. Bu krallar her beş yılda bir dönüşümlü olarak ülkenin başına geçiyor. Bir süre önce göreve başlayan Kral Zeynel Abidin'in eşi Kraliçe Nur başörtülü.
Malezya, 13 ayrı eyaletten oluşuyor. Her eyaletin başında bir kral var. Bu krallar her beş yılda bir dönüşümlü olarak ülkenin başına geçiyor. Bir süre önce göreve başlayan Kral Zeynel Abidin'in eşi Kraliçe Nur başörtülü.
Federal yasaların dışında eyaletler geniş bir bağımsız alana sahip. Her etnik yapının kendi siyasi partileri, okulları var. Kendi dilleriyle televizyon yayınları yapılıyor. Ama ülke yönetimindeki ağırlık İslam'i partilerde. Malezya, uluslararası turizmde kendisini en iyi tanıtan ülkelerden biri. Başkent Kuala Lumpur, modern yüzü ve parıltılı gökdelenleriyle turistlerin en çok tercih ettikleri kentlerden biri. Ekonomisi, ticaret ve teknoloji yoğunluklu ürünlerin ihracı üzerine kurulu. Kişi başına düşen gelir Türkiye'den bir buçuk kat fazla.
Malezya'da İslami Yaşam, Malezya ve Türban, Malezya'da Şeriat, Mlezya'da Günlük Yaşam
"Malezya'da rotasyon yöntemiyle kralın belirlendiği bir monarşi uygulanıyor. Ancak kral kim olursa olsun, değişmeyen tek şey şeriat düzeni. Kent merkezindeki meydanlarda ve caddelerde elektrik direklerine asılmış kralla onun birkaç adım gerisinde duran tesettürlü eşini gösteren afişler, zaten her şeyi açıklıyor.
Çarşafa rastlamadım. Kadınlar başörtüsünde pembe tonları tercih ediyor, tesettürlüler ama üzerlerine oturan kıyafetleri giyiyorlar; tıpkı bizdeki gibi... Malezya'da şeriatın sosyal hayata izdüşümü Suudi Arabistan'dan epey farklı. Bir kere Malezya çok ırklı bir ülke, Müslüman Malaylar çoğunlukta, ama Hindu ve Çinliler de ülkede söz sahibi. Her ne kadar şeriat düzeni hâkim olsa da Hindu ve Çinliler istedikleri gibi yaşıyor.
Kaldığım otellerden birinin sahibi Müslüman olduğu için otelde alkol yasaktı mesela. Ama birkaç metre ötedeki otelde serbestti. Müslüman gettolarında ciddi şeriat hükümleri ve yasaları geçerli. Tuhaf tezatlar var: Hindu kadınlar mini etekli, askılı elbiselerle dolaşırken Malay kadınlar, yerlere kadar uzanan geleneksel elbiselerini giyiyor ama mutlaka başlarını bağlıyorlar. Küçücük kız çocukları bile tesettürlü... Ülkenin her yanında Malay kız çocukları okullarda başlarını bağlamak zorundalar."
Şule Çizmeci (Serbest gazeteci)
Şule Çizmeci (Serbest gazeteci)
Malezya'da Müslümanlar.. Malaylar Lehine Ayrımcılıklar
Malaylar daha kolay iş buluyor
Malezya'da Müslüman olan Malaylar lehine büyük bir ayrımcılık söz konusu. Malaylar daha kolay iş bulup, kredi olanaklarından daha fazla yararlanabiliyor. Malay çocukları diğer halklara göre daha rahat burs alabiliyor. Bu durum azınlıkların özellikle de Çinlilerin tepkisine yol açıyor.
Malezya'da Müslüman olan Malaylar lehine büyük bir ayrımcılık söz konusu. Malaylar daha kolay iş bulup, kredi olanaklarından daha fazla yararlanabiliyor. Malay çocukları diğer halklara göre daha rahat burs alabiliyor. Bu durum azınlıkların özellikle de Çinlilerin tepkisine yol açıyor.
Malezya ve Din, Malezya'da İslami Yaşam, Malezyda'da Hakkında Kısa ve İlginç Bilgiler
Malezya ve Din
25 milyonluk nüfusun yüzde 60'ı Malaylardan oluşuyor. Yüzde 26'sını Çinliler, geriye kalanını Hintliler ile yerli halk oluşturuyor. Ancak dini ve etnik yapılar birbirinden ayrılmıyor. Dini semboller etnik grupları temsil ediyor. Malay etnik kimliği, İslam ile özdeşleşmiş durumdu. İslam, Malay halkının milli kimliğini güçlendirmek, güçlü bir ulus meydana getirmekte araç olarak kullanılmış. Resmi din İslam ama dini özgürlükler anayasal güvence altında. Hindu ve Budistler inançları doğrultusunda yaşayabiliyor, ibadetlerine karışılmıyor. Malezya'daki sorun Müslümanların kendi aralarında. Müslüman doğanların, dinin gereklerini yerine getirmeleri zorunlu. Başka dinden olanlar Ramazan'da dışarıda, restoranlarda rahatlıkla yemek yiyebiliyor. Ancak bu durum Müslümanlar için geçerli değil. Yasalara göre Müslüman anne ve babadan dünyaya gelen bir çocuk doğrudan Müslüman olarak kayıtlara geçiyor. Bir başka dine geçmek ise yasak. Ama yanında bir eşi türbanlı diğer eşi başı açık olan erkekleri sokaklarda görmek mümkün.
Müslümanların şahsi ve aile hukukuyla ilgili anlaşmazlıkları şeriat mahkemelerinde, diğer davaları ise sivil mahkemelerde görülüyor. Hindu, Budist ve Hıristiyanların davaları ise tamamen sivil mahkemelerde. Müslümanların cezaları da, yasaları da farklı. Fetva Konseyi adlı bir kurum var ve sadece Müslümanların suçlarıyla ilgileniyor. Sabah
25 milyonluk nüfusun yüzde 60'ı Malaylardan oluşuyor. Yüzde 26'sını Çinliler, geriye kalanını Hintliler ile yerli halk oluşturuyor. Ancak dini ve etnik yapılar birbirinden ayrılmıyor. Dini semboller etnik grupları temsil ediyor. Malay etnik kimliği, İslam ile özdeşleşmiş durumdu. İslam, Malay halkının milli kimliğini güçlendirmek, güçlü bir ulus meydana getirmekte araç olarak kullanılmış. Resmi din İslam ama dini özgürlükler anayasal güvence altında. Hindu ve Budistler inançları doğrultusunda yaşayabiliyor, ibadetlerine karışılmıyor. Malezya'daki sorun Müslümanların kendi aralarında. Müslüman doğanların, dinin gereklerini yerine getirmeleri zorunlu. Başka dinden olanlar Ramazan'da dışarıda, restoranlarda rahatlıkla yemek yiyebiliyor. Ancak bu durum Müslümanlar için geçerli değil. Yasalara göre Müslüman anne ve babadan dünyaya gelen bir çocuk doğrudan Müslüman olarak kayıtlara geçiyor. Bir başka dine geçmek ise yasak. Ama yanında bir eşi türbanlı diğer eşi başı açık olan erkekleri sokaklarda görmek mümkün.
Müslümanların şahsi ve aile hukukuyla ilgili anlaşmazlıkları şeriat mahkemelerinde, diğer davaları ise sivil mahkemelerde görülüyor. Hindu, Budist ve Hıristiyanların davaları ise tamamen sivil mahkemelerde. Müslümanların cezaları da, yasaları da farklı. Fetva Konseyi adlı bir kurum var ve sadece Müslümanların suçlarıyla ilgileniyor. Sabah
Malezya Nasıl Bir Ülke 1 - Malezya Tarihi, Malezya Hakkında Bilgiler, Malezya Ekonomisi,
MALEZYA'NIN KİMLİK KARTI 1
Huzur, güven, istikrar ve ucuzluk ülkesi olan Malezya, çevresindeki istikrarsız ülke finansörlerini, bankalarına çekiyor. Önceleri palmiye yağı ihracatçısı olarak bilinen Malezya'ya, son yıllarda "Uzakdoğu'nun İsviçre'si" gözüyle bakılıyor.
Malezya, Güneydoğu Asya'da bir ekvator ülkesi. Başkenti Kuala Lumpur olan Malezya, Malay yarımadasında yer alan Batı ve Borneo adasının kuzeyinde Sabah ve Saravak eyaletlerinden ibaret Doğu Malezya olmak üzere iki bölgeden oluşuyor. Bu iki bölge arasında, Güney Çin Denizi'nin bir kısmı olup genişliği 750 kilometre kadardır. Devlet yönetimi meşrutî krallıktır. Toplam 13 sultanlık olup, Batı Malezya, 9 sultanlıktan ibarettir. Bunlardan biri sıra ile beş yıl süre ile devlet başkanı tayin edilir. Fakat esas yönetim, demokratik seçimler sonucu oluşan parlamentonun teşkil ettiği hükümettedir. Nüfusu 24 milyon civarında olan Malezya'nın yüzölçümü 329 bin 735 kilometre karedir. Para birimi Ringgit olup, 1999 Subat'ından itibaren 1 ABD Doları 3.80 Ringgit'e eşitlenerek sabitlenmiştir.
'Mekan'a 'yeşil'in içirildiği, 'insan'ın, yeşile bürünmüş bu mekanı korumayı ibadet saydığı, Allah'a minnet vesilesi bildiği bir ülke Malezya... Yüzde 60'ı yemyeşil ormanlarla kaplı, yeşiller içinde bakımlı yollar, mamur ve modern şehirler ve yeşil şehirlerde her dinden, renkten, ırktan, farklı dilleri, lehçeleri konuşan barışık insanlar... Felsefesi, "Allah'a, insana ve doğaya saygı" şeklinde özetlenen, hayatın 'saygı' üzerine kurulduğu, mekanın saygıyla şekillendiği, insanın saygı ve sevgiyle organize olduğu bir ülke, burası... Dünyanın pekçok ülkesinden gazeteci ve turizmcilerin katıldığı bir organizasyonda Yeni Şafak adına yer aldığımız 8 gün içinde Malezya'yı, doğası, insanı, ekonomisi, coğrafyası ve tarihiyle tanımaya çalıştık. Bu kısa yazı dizisiyle de izlenimlerimizin bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Altıyüz yıllık kısacık tarihine rağmen, inançlı, samimi, çalışkan ve makul insanlarının çabaları, doğal varlıkları ve güzellikleri, son 22 yıldır yönetimde bulunan ve geçtiğimiz haftalarda görevi bırakan Başbakan Mahathir Muhammed'in bilge kişiliği ile birleşince, modern ama geleneği ile barışık, çağdaş, kalkınmış bir Malezya ortaya çıkmış...
IMF'ye minnet etmiyor
1997 Asya krizinden kısmen etkilenen Malezya, IMF ve uluslararası diğer finans kuruluşlarına minnet etmeden, kendi kaynakları ve yerli politikalarıyla o kötü günlerin izlerini silmiş, bugünlerde geleceğe güvenle bakan, kendinden emin bir eda ile tecrübelerden de ders almış bir ülke olarak, yepyeni bir kalkınma hamlesi başlatmış durumda. Bu hamlede turizme büyük bir rol biçiliyor, ülke tanıtımına ağırlık veriliyor.
Karnavalda büyük coşku
Bu çerçevede Aralık ayında gerçekleştirilecek "Malaysia Mega Sales Carnival" adlı alışveriş festivalinin tanıtımı için 6-14 Kasım tarihleri arasında Turizm Bakanlığı'nın tanıtım ofisi durumundaki "Turizm Malezya" aracılığı ile büyük bir organizasyon gerçekleştirildi. Aralarında ABD, Rusya, Kanada, Fransa, İsviçre, Almanya, İtalya ve Türkiye'nin de bulunduğu 24 ülkeden 118'i gazeteci, toplam 456 kişinin katıldığı organizasyonda katılımcılara, ülkenin turizm imkanları ve turizm varlıkları tanıtıldı.
Malezya'yı ziyaret edenlere, önce Malaka şehrinden başlamaları öneriliyor. Ülkenin tarihi bu şehirle başlıyor. Tarihî Baharat Yolu üzerinde bulunan şehir, ilk defa 1396 yılında Endonezyalı Parameswara adlı bir prens tarafından medeni anlamda yerleşime açılmış. Şehir, adını, ortasından geçen nehrin kenarında yetişen bir ağaçtan alıyor. Sözkonusu prensin, Ortadoğu'dan gelen Müslüman tüccarların etkisiyle Muhammed İskender Şah adını alarak Müslüman olmasıyla yerli Malaylar'ın da aynı dini seçmeleri sonucu, İslâm, ülkeye damgasını vurmuş.
1956'DAN BU YANA BAĞIMSIZ BİR ÜLKE
Malezya, tarihi boyunca, Portekizliler, Çinliler, Hollandalılar, İngilizler, Japonlar tarafından çeşitli tarihlerde işgal edilmiş. En son 1945'te İngilizler tarafından işgal edilen ülke, 1956 yılında İngilizler'in çekilmesiyle bağımsızlığına kavuşmuş, 1957 yılında bugünkü Malezya devleti kurulmuş. Bize tanıtımı yapılan alışveriş festivali, Mart, Ağustos ve Aralık aylarında olmak üzere yılda 3 kez yapılıyor. Bu festivaller süresince fiyatlar mağazalarda yüzde 30-40 oranında düşürülüyor, bununla yerli ve yabancı müşteri sayısının artması amaçlanıyor. Bu arada, turizm hizmetlerinden yararlanan yabancılar ülkeye döviz bırakıyor. Malezya Turizm Ofisi Genel Müdür Vekili Mirza Muhammed Taiyab'ın verdiği bilgiye göre, Çin'de başlayan ve bazı Asya ülkerini kasıp kavuran SARS hastalığı ile ABD'nin Irak'ı işgali ve Cakarta'da meydana gelen bombalama olayları, Malezya turizmini bir hayli olumsuz etkilemiş. Son birkaç aydır bu etkilerin silinmeye başladığını, bunu fırsat bilerek, endüstriden sonra ülkenin ikinci sektörü durumundaki turizmde yoğun bir tanıtım atağı başlattıklarını anlatan Muhammed Taiyab, 2003 yılı Kasım başı itibariyle ülkeyi 7 milyon turistin ziyaret ettiğini, yıl sonuna kadar hedeflerinin turist sayısını 15 milyona çıkarmak olduğunu, son yılların ortalama turizm gelirinin yıllık 6.5 milyar dolar olduğunu ifade etti. Ülkeye en çok ziyaret, çevre ülkeler Singapur, Bangkok, Dubai, Tayland ve Tayvan'dan oluyor. Bu ülkelerden kaliteli ve ucuz alışveriş için de büyük bir akının olduğu belirtiliyor. Şimdi yoğun tanıtım programları ve geniş imkan pazarlaması sayesinde ABD, Japonya, tüm Asya ülkeleri, Ortadoğu ve Avrupalılar'ın Malezya'ya çekilmesi hedefleniyor.
Yabancı yatırımcının gözdesi
Huzur, güven, istikrar ve ucuzluk ülkesi olan Malezya, yabancı yatırımcıları çekiyor, çevredeki istikrar sıkıntısı çeken ülke finansörlerinin, paralarını bankalarında değerlendirmelerine yöneltiyor. Bu yüzden daha önceleri palmiye yağı ihracatçısı olarak bilinen Malezya'ya son yıllarda "Uzakdoğu'nun İsviçre'si" gözüyle bakılıyor.
Malezya'nın turizm elçileri...
Malezya'nın tanıtımının sözkonusu olduğu her yerde, her resimde, broşürde ve filmde geleneksel kıyafetler giymiş bu genç kızlar adeta sembol olmuş. "Malaysia Mega Sales Carnival"ın tanıtım etkinliği de onların salona girişiyle başladı.
'Ülkem ülkeniz, evim evinizdir'
Malezya Turizm Ofisi Genel Müdür Vekili Mirza Muhammed Taiyab, Malezya'nın tanıtımı için gece gündüz çalışıyor. Turizm Malezya, Malaka Eyalet Valiliği ve Malezya Hava Yolları sponsorluğunda Aralık ayında gerçekleşecek "Malaysia Mega Sales Carnival" adlı alışveriş festivalinin tanıtım organizasyonuna davetli olan Türk grubunu karşısında görünce sevincini gizlemeyen Muhammed Taiyab, grubumuzla hatıra fotoğrafı çektirmekten büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, "Ülkem ülkeniz, evim evinizdir" dedi.
'Malezya Dostu' sertifikası aldık
Malezya alışveriş festivaline katılan 24 ülkeden biri olan Türk medya mensupları ve turizm kuruluşları temsilcilerine Malaka Valisi tarafından "Malezya Dostu" sertifikası verildi. Grubumuz adına sertifikaları Malezya Hava Yolları temsilcisi Emine Sağlam aldı.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Huzur, güven, istikrar ve ucuzluk ülkesi olan Malezya, çevresindeki istikrarsız ülke finansörlerini, bankalarına çekiyor. Önceleri palmiye yağı ihracatçısı olarak bilinen Malezya'ya, son yıllarda "Uzakdoğu'nun İsviçre'si" gözüyle bakılıyor.
Malezya, Güneydoğu Asya'da bir ekvator ülkesi. Başkenti Kuala Lumpur olan Malezya, Malay yarımadasında yer alan Batı ve Borneo adasının kuzeyinde Sabah ve Saravak eyaletlerinden ibaret Doğu Malezya olmak üzere iki bölgeden oluşuyor. Bu iki bölge arasında, Güney Çin Denizi'nin bir kısmı olup genişliği 750 kilometre kadardır. Devlet yönetimi meşrutî krallıktır. Toplam 13 sultanlık olup, Batı Malezya, 9 sultanlıktan ibarettir. Bunlardan biri sıra ile beş yıl süre ile devlet başkanı tayin edilir. Fakat esas yönetim, demokratik seçimler sonucu oluşan parlamentonun teşkil ettiği hükümettedir. Nüfusu 24 milyon civarında olan Malezya'nın yüzölçümü 329 bin 735 kilometre karedir. Para birimi Ringgit olup, 1999 Subat'ından itibaren 1 ABD Doları 3.80 Ringgit'e eşitlenerek sabitlenmiştir.
'Mekan'a 'yeşil'in içirildiği, 'insan'ın, yeşile bürünmüş bu mekanı korumayı ibadet saydığı, Allah'a minnet vesilesi bildiği bir ülke Malezya... Yüzde 60'ı yemyeşil ormanlarla kaplı, yeşiller içinde bakımlı yollar, mamur ve modern şehirler ve yeşil şehirlerde her dinden, renkten, ırktan, farklı dilleri, lehçeleri konuşan barışık insanlar... Felsefesi, "Allah'a, insana ve doğaya saygı" şeklinde özetlenen, hayatın 'saygı' üzerine kurulduğu, mekanın saygıyla şekillendiği, insanın saygı ve sevgiyle organize olduğu bir ülke, burası... Dünyanın pekçok ülkesinden gazeteci ve turizmcilerin katıldığı bir organizasyonda Yeni Şafak adına yer aldığımız 8 gün içinde Malezya'yı, doğası, insanı, ekonomisi, coğrafyası ve tarihiyle tanımaya çalıştık. Bu kısa yazı dizisiyle de izlenimlerimizin bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Altıyüz yıllık kısacık tarihine rağmen, inançlı, samimi, çalışkan ve makul insanlarının çabaları, doğal varlıkları ve güzellikleri, son 22 yıldır yönetimde bulunan ve geçtiğimiz haftalarda görevi bırakan Başbakan Mahathir Muhammed'in bilge kişiliği ile birleşince, modern ama geleneği ile barışık, çağdaş, kalkınmış bir Malezya ortaya çıkmış...
IMF'ye minnet etmiyor
1997 Asya krizinden kısmen etkilenen Malezya, IMF ve uluslararası diğer finans kuruluşlarına minnet etmeden, kendi kaynakları ve yerli politikalarıyla o kötü günlerin izlerini silmiş, bugünlerde geleceğe güvenle bakan, kendinden emin bir eda ile tecrübelerden de ders almış bir ülke olarak, yepyeni bir kalkınma hamlesi başlatmış durumda. Bu hamlede turizme büyük bir rol biçiliyor, ülke tanıtımına ağırlık veriliyor.
Karnavalda büyük coşku
Bu çerçevede Aralık ayında gerçekleştirilecek "Malaysia Mega Sales Carnival" adlı alışveriş festivalinin tanıtımı için 6-14 Kasım tarihleri arasında Turizm Bakanlığı'nın tanıtım ofisi durumundaki "Turizm Malezya" aracılığı ile büyük bir organizasyon gerçekleştirildi. Aralarında ABD, Rusya, Kanada, Fransa, İsviçre, Almanya, İtalya ve Türkiye'nin de bulunduğu 24 ülkeden 118'i gazeteci, toplam 456 kişinin katıldığı organizasyonda katılımcılara, ülkenin turizm imkanları ve turizm varlıkları tanıtıldı.
Malezya'yı ziyaret edenlere, önce Malaka şehrinden başlamaları öneriliyor. Ülkenin tarihi bu şehirle başlıyor. Tarihî Baharat Yolu üzerinde bulunan şehir, ilk defa 1396 yılında Endonezyalı Parameswara adlı bir prens tarafından medeni anlamda yerleşime açılmış. Şehir, adını, ortasından geçen nehrin kenarında yetişen bir ağaçtan alıyor. Sözkonusu prensin, Ortadoğu'dan gelen Müslüman tüccarların etkisiyle Muhammed İskender Şah adını alarak Müslüman olmasıyla yerli Malaylar'ın da aynı dini seçmeleri sonucu, İslâm, ülkeye damgasını vurmuş.
1956'DAN BU YANA BAĞIMSIZ BİR ÜLKE
Malezya, tarihi boyunca, Portekizliler, Çinliler, Hollandalılar, İngilizler, Japonlar tarafından çeşitli tarihlerde işgal edilmiş. En son 1945'te İngilizler tarafından işgal edilen ülke, 1956 yılında İngilizler'in çekilmesiyle bağımsızlığına kavuşmuş, 1957 yılında bugünkü Malezya devleti kurulmuş. Bize tanıtımı yapılan alışveriş festivali, Mart, Ağustos ve Aralık aylarında olmak üzere yılda 3 kez yapılıyor. Bu festivaller süresince fiyatlar mağazalarda yüzde 30-40 oranında düşürülüyor, bununla yerli ve yabancı müşteri sayısının artması amaçlanıyor. Bu arada, turizm hizmetlerinden yararlanan yabancılar ülkeye döviz bırakıyor. Malezya Turizm Ofisi Genel Müdür Vekili Mirza Muhammed Taiyab'ın verdiği bilgiye göre, Çin'de başlayan ve bazı Asya ülkerini kasıp kavuran SARS hastalığı ile ABD'nin Irak'ı işgali ve Cakarta'da meydana gelen bombalama olayları, Malezya turizmini bir hayli olumsuz etkilemiş. Son birkaç aydır bu etkilerin silinmeye başladığını, bunu fırsat bilerek, endüstriden sonra ülkenin ikinci sektörü durumundaki turizmde yoğun bir tanıtım atağı başlattıklarını anlatan Muhammed Taiyab, 2003 yılı Kasım başı itibariyle ülkeyi 7 milyon turistin ziyaret ettiğini, yıl sonuna kadar hedeflerinin turist sayısını 15 milyona çıkarmak olduğunu, son yılların ortalama turizm gelirinin yıllık 6.5 milyar dolar olduğunu ifade etti. Ülkeye en çok ziyaret, çevre ülkeler Singapur, Bangkok, Dubai, Tayland ve Tayvan'dan oluyor. Bu ülkelerden kaliteli ve ucuz alışveriş için de büyük bir akının olduğu belirtiliyor. Şimdi yoğun tanıtım programları ve geniş imkan pazarlaması sayesinde ABD, Japonya, tüm Asya ülkeleri, Ortadoğu ve Avrupalılar'ın Malezya'ya çekilmesi hedefleniyor.
Yabancı yatırımcının gözdesi
Huzur, güven, istikrar ve ucuzluk ülkesi olan Malezya, yabancı yatırımcıları çekiyor, çevredeki istikrar sıkıntısı çeken ülke finansörlerinin, paralarını bankalarında değerlendirmelerine yöneltiyor. Bu yüzden daha önceleri palmiye yağı ihracatçısı olarak bilinen Malezya'ya son yıllarda "Uzakdoğu'nun İsviçre'si" gözüyle bakılıyor.
Malezya'nın turizm elçileri...
Malezya'nın tanıtımının sözkonusu olduğu her yerde, her resimde, broşürde ve filmde geleneksel kıyafetler giymiş bu genç kızlar adeta sembol olmuş. "Malaysia Mega Sales Carnival"ın tanıtım etkinliği de onların salona girişiyle başladı.
'Ülkem ülkeniz, evim evinizdir'
Malezya Turizm Ofisi Genel Müdür Vekili Mirza Muhammed Taiyab, Malezya'nın tanıtımı için gece gündüz çalışıyor. Turizm Malezya, Malaka Eyalet Valiliği ve Malezya Hava Yolları sponsorluğunda Aralık ayında gerçekleşecek "Malaysia Mega Sales Carnival" adlı alışveriş festivalinin tanıtım organizasyonuna davetli olan Türk grubunu karşısında görünce sevincini gizlemeyen Muhammed Taiyab, grubumuzla hatıra fotoğrafı çektirmekten büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, "Ülkem ülkeniz, evim evinizdir" dedi.
'Malezya Dostu' sertifikası aldık
Malezya alışveriş festivaline katılan 24 ülkeden biri olan Türk medya mensupları ve turizm kuruluşları temsilcilerine Malaka Valisi tarafından "Malezya Dostu" sertifikası verildi. Grubumuz adına sertifikaları Malezya Hava Yolları temsilcisi Emine Sağlam aldı.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya Nasıl Bir Ülke 2 - Malezya'da Yaşam, Malezya Turizmi, Malezya Hakkında Bilgiler, Malezya Ekonomisi,
MALEZYA'NIN KİMLİK KARTI 2
TROPİKAL CENNET
Çalışma alanları, işyerleri ve oteller hem dış, hem de iç mekan kullanımı açısından insan doğasına oldukça uygun dizayn edilmiş. Hiçbir ayrıntı gözünüzü rahatsız etmiyor, ruhunuzu tırmalamıyor.
Lüks, temiz ve ucuz oteller... Gezilecek, görülecek camiler, müzeler, tapınaklar... Adım başı karşınıza çıkan enva-i çeşit malların pazarlandığı ucuz alışveriş merkezleri... Herkesin kendi inanç, zevk, felsefe ve karakterine göre vakit geçirebileceği yerler ve mekanlar... Hayvanat bahçeleri, botanik bahçeleri, kuş cennetleri, yağmur ormanları, hayal adaları, uçsuz bucaksız kumsallar...
Malezya Ringgiti Kaç Lira - 100 TL Kac Ringgit
Masajın aromatiğinden, Uzakdoğu usullerinin her çeşidi ve doğanın sunduğu en lezzetli tatlar... Güneydoğu Asya'nın incisi, tropikal bir cennet Malezya... Eğer Malezya Havayolları'nı seçtiyseniz, 12-13 saat süren yorucu, ama yorgunluğunuzu size hissettirmeyecek nezahat, nezaket ve titiz hizmet sayesinde pek de farketmediğiniz bir yolculuğun ardından Kuala Lumpur Havaalanı'na indiğinizde farklı bir dünyaya adım attığınızı farkediyorsunuz. Şehir merkezine ulaşmak üzere otomobil ya da otobüsle kara yoluna çıktığınızda ise bu farklılığı artık yaşamaya başlıyorsunuz. Sağı-solu yağmur ormanlarının biraz alçak boylu, palmiye ağırlıklı ağaçlarıyla kaplı yemyeşil ormanlarla sınırlanmış, düzgün, geniş yolda ilerlerken, sık sık kendinize gerçek mi, yoksa sanal bir dünyada mı olduğunuzu soruyorsunuz. Yol arkadaşlarınızla da bu hayretamiz duygu ve düşünceleri paylaşıyorsunuz.
Malezyalı sevgili bul - Malezyalı kız veya erkek arkadaş bul
Trafik soldan akıyor
Malezya üzerindeki İngiltere etkisiyle trafiğin soldan aktığı yolda ilerlerken bir şey dikkatinizi çekiyor. Saatler önce birlikte yol almaya başladığınız araçlarla aranızdaki mesafe hiç değişmeden ilerliyorsunuz. Yani hiçbir araç sizi hızla geçip uzaklaşarak gözden kaybolmuyor. Sürekli birlikte ilerliyorsunuz. Sebebini soruyorsunuz. Meğer Malezya'da otobanda en yüksek hız limiti 110 kilometre olup, herkes bu kurala uyuyormuş.
Bu arada, doğaya ve insana saygı felsefesinin bir yansıması olarak Malezya'da klakson çalmak, trafik zorunluluğu nedeniyle yasak değil ama çok ayıp. Sürücü kurslarında bu ahlâkî kurala, nizami kurallardan daha fazla önem verildiği, sık sık bu konuya vurgu yapıldığını öğreniyoruz. Malezya'da kaldığımız 8 gün boyunca bir kez bile klakson sesi duymadığımızı söylersek, abarttığımızı sanmayın.
Şehre ulaştığınızda ise yeşil ile mekanın, yapının, yapılaşmanın, şehirleşmenin nasıl bu kadar uyumlu, düzgün planlandığına ve uygulandığına hayret ediyorsunuz. Meselâ, dünyanın en yüksek binalarının da içinde bulunduğu Kuala Lumpur'da bunca yüksek bina arasında hiç rahatsız olmuyorsunuz, doğanın bir parçası olduğunuz duygusundan kopmuyorsunuz.
Küçük kasaba büyüklüğünde oteller
Çalışma alanları, işyerleri ve oteller de hem dış, hem de iç mekan kullanımı açısından insan doğasına oldukça uygun dizayn edilmiş. Hiçbir ayrıntı gözünüzü rahatsız etmiyor, ruhunuzu tırmalamıyor.
Malezya'da 1852 otel olduğunu öğreniyoruz. Bu ülkede oteller, yekpare bir yapı olarak düşünülmemeli. Otellerin çoğunun bir dizi müştemilatı var. Daha çok bir hizmet kompleksi şeklinde yapılanmışlar. Bünyesinde yüzme havuzları, masaj salonları, eğlence yerleri, kütüphaneler, konferans salonları ve spor kortları olan pekçok otel mevcut.
Bunlar içerisinde Sunway Grubu ile Malezya'nın üçüncü zengini olduğu söylenen Genting Grubu dikkat çekiyor. Malezya'nın birinci zengini, Kuala Lumpur'daki dünyanın en yüksek ikiz kulelerinin sahibi, petrol devi Petronas Grubu. Sunway ile Genting gruplarının otellerinin, müştemilatlarıyla işgal ettikleri alan, adeta küçük birer kasaba belediyesinin hizmet alanı büyüklüğünde.
Malezya, diğer ülkelerin aksine, yabancılara, yaptıkları alışveriş karşılığında yurdu terkederken vergi iadesi uygulamıyor. Bunun karşılığında vergi iadesi avantajını malın satış fiyatına yansıtıyor. Böylece yurtiçi fiyatlar da ucuz olduğu için enflasyon, büyüme ortamı bulamadığı gibi, yurtiçi satışlar da canlı oluyor. Malezya Havayolları, çok iyi hizmet veriyor. Şirket, dünyanın en önde gelen 5 havayolu şirketinden biri seçilmiş, ayrıca iki yıl üst üste müşterisine lonc hizmeti veren en iyi 5 şirketten biri olmasının yanında, yemek hizmetleri ödülü de almış.
BULUTLAR ŞEHRİ
MALEZYA'da serinlemek büyük lüks sayılıyor. Bu ihtiyacı düşünen Genting Grubu, kendi adıyla anılan tepeye 7 bin odalı bir otel ve akla gelebilecek her türlü eğlencenin yapılabileceği bir şehir kurmuş adeta. Buraya gidebilmek için insanlar önceden rezervasyon sırasına giriyor. Bu arada, burada yeni tesis çalışmaları da devam ediyor. 2005 yılında burası, dünyanın ikinci büyük oteli ve eğlence merkezi olacak. Burada Asya'nın en büyük rüzgar simülatöründe saatte 120 mil hızla esen rüzgar karşısında durabilir, teleferikle yemyeşil şehrin etkileyici doğal güzelliklerini keşfedilebilirsiniz.
Sunway imparatorluğu...
Beş yıldızlı Sunway Lagoon Oteli, Kuala Lumpur yakınlarındaki Petaling Jaya'da banliyö bölgesinde kurulu lüks bir otel. Günde 70 bine kadar ziyaretçi ağırlayacak kapasitedeki otel, üç temel arsaya ayrılmış durumda. Bunlar World of Adventure (Macera Dünyası), Wild Wild West (Vahşi Batı) ve Waters of Africa (Afrika'nın Suları). Bu bölümlerden her biri, adlarıyla uyuşacak biçimde değişik eğlenme ve dinleme imkanlarını otel ziyaretçelerine sunuyor. Otelin 441 odası bulunuyor. Otele yakın bir gelecekte 724 oda daha eklenecek.
İKLİM SICAK AMA BUNALTICI DEĞİL
Tüm yıl boyunca tropik, sıcak ve nemli hava hakim. Yüksek yerler haricinde geceleri bile hava 20 derecenin altına inmiyor. Gündüzleri ise 26-30 derece arasında değişiyor. Muson rüzgarları iklimi etkilese de güçlü rüzgarlar pek olmuyor, tufanlar da ülkenin kilometrelerce uzağından geçiyor. Mart-Mayıs ile Eylül-Kasım dönemleri yağmur sezonu. Bu sezonlarda yağmur her gün yağabiliyor. Yağmur, genelde öğleden sonraları kısa süreyle ama bardaktan boşanırcasına yağıyor. Yarımadanın büyük çoğunluğu tropik ormanlarla kaplı. Dünyanın en zengin ekosistemlerinin başında gelen bu bölgede, 11 binin üzerinde bitki, 200'ün üzerinde memeli, 450'nin üzerinde kuş, 250'nin üzerinde sürüngen ve binlerce böcek türü yaşıyor. Bir ağacı kesmenin cezası yaklaşık 130 bin dolar. Özel kişiler ağaç kesemez. Devlet kestirmek zorunda kalırsa, her ağaç için en az iki ağaç diktirmek zorunda.
Ne yenir?
Lokantalarda Çin, Malay-Endonezya, Hint, Arap, Japon ve Kore mutfakları yaygın, bunların yanısıra Batı mutfağı da bulunuyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
TROPİKAL CENNET
Çalışma alanları, işyerleri ve oteller hem dış, hem de iç mekan kullanımı açısından insan doğasına oldukça uygun dizayn edilmiş. Hiçbir ayrıntı gözünüzü rahatsız etmiyor, ruhunuzu tırmalamıyor.
Lüks, temiz ve ucuz oteller... Gezilecek, görülecek camiler, müzeler, tapınaklar... Adım başı karşınıza çıkan enva-i çeşit malların pazarlandığı ucuz alışveriş merkezleri... Herkesin kendi inanç, zevk, felsefe ve karakterine göre vakit geçirebileceği yerler ve mekanlar... Hayvanat bahçeleri, botanik bahçeleri, kuş cennetleri, yağmur ormanları, hayal adaları, uçsuz bucaksız kumsallar...
Malezya Ringgiti Kaç Lira - 100 TL Kac Ringgit
Masajın aromatiğinden, Uzakdoğu usullerinin her çeşidi ve doğanın sunduğu en lezzetli tatlar... Güneydoğu Asya'nın incisi, tropikal bir cennet Malezya... Eğer Malezya Havayolları'nı seçtiyseniz, 12-13 saat süren yorucu, ama yorgunluğunuzu size hissettirmeyecek nezahat, nezaket ve titiz hizmet sayesinde pek de farketmediğiniz bir yolculuğun ardından Kuala Lumpur Havaalanı'na indiğinizde farklı bir dünyaya adım attığınızı farkediyorsunuz. Şehir merkezine ulaşmak üzere otomobil ya da otobüsle kara yoluna çıktığınızda ise bu farklılığı artık yaşamaya başlıyorsunuz. Sağı-solu yağmur ormanlarının biraz alçak boylu, palmiye ağırlıklı ağaçlarıyla kaplı yemyeşil ormanlarla sınırlanmış, düzgün, geniş yolda ilerlerken, sık sık kendinize gerçek mi, yoksa sanal bir dünyada mı olduğunuzu soruyorsunuz. Yol arkadaşlarınızla da bu hayretamiz duygu ve düşünceleri paylaşıyorsunuz.
Malezyalı sevgili bul - Malezyalı kız veya erkek arkadaş bul
Trafik soldan akıyor
Malezya üzerindeki İngiltere etkisiyle trafiğin soldan aktığı yolda ilerlerken bir şey dikkatinizi çekiyor. Saatler önce birlikte yol almaya başladığınız araçlarla aranızdaki mesafe hiç değişmeden ilerliyorsunuz. Yani hiçbir araç sizi hızla geçip uzaklaşarak gözden kaybolmuyor. Sürekli birlikte ilerliyorsunuz. Sebebini soruyorsunuz. Meğer Malezya'da otobanda en yüksek hız limiti 110 kilometre olup, herkes bu kurala uyuyormuş.
Bu arada, doğaya ve insana saygı felsefesinin bir yansıması olarak Malezya'da klakson çalmak, trafik zorunluluğu nedeniyle yasak değil ama çok ayıp. Sürücü kurslarında bu ahlâkî kurala, nizami kurallardan daha fazla önem verildiği, sık sık bu konuya vurgu yapıldığını öğreniyoruz. Malezya'da kaldığımız 8 gün boyunca bir kez bile klakson sesi duymadığımızı söylersek, abarttığımızı sanmayın.
Şehre ulaştığınızda ise yeşil ile mekanın, yapının, yapılaşmanın, şehirleşmenin nasıl bu kadar uyumlu, düzgün planlandığına ve uygulandığına hayret ediyorsunuz. Meselâ, dünyanın en yüksek binalarının da içinde bulunduğu Kuala Lumpur'da bunca yüksek bina arasında hiç rahatsız olmuyorsunuz, doğanın bir parçası olduğunuz duygusundan kopmuyorsunuz.
Küçük kasaba büyüklüğünde oteller
Çalışma alanları, işyerleri ve oteller de hem dış, hem de iç mekan kullanımı açısından insan doğasına oldukça uygun dizayn edilmiş. Hiçbir ayrıntı gözünüzü rahatsız etmiyor, ruhunuzu tırmalamıyor.
Malezya'da 1852 otel olduğunu öğreniyoruz. Bu ülkede oteller, yekpare bir yapı olarak düşünülmemeli. Otellerin çoğunun bir dizi müştemilatı var. Daha çok bir hizmet kompleksi şeklinde yapılanmışlar. Bünyesinde yüzme havuzları, masaj salonları, eğlence yerleri, kütüphaneler, konferans salonları ve spor kortları olan pekçok otel mevcut.
Bunlar içerisinde Sunway Grubu ile Malezya'nın üçüncü zengini olduğu söylenen Genting Grubu dikkat çekiyor. Malezya'nın birinci zengini, Kuala Lumpur'daki dünyanın en yüksek ikiz kulelerinin sahibi, petrol devi Petronas Grubu. Sunway ile Genting gruplarının otellerinin, müştemilatlarıyla işgal ettikleri alan, adeta küçük birer kasaba belediyesinin hizmet alanı büyüklüğünde.
Malezya, diğer ülkelerin aksine, yabancılara, yaptıkları alışveriş karşılığında yurdu terkederken vergi iadesi uygulamıyor. Bunun karşılığında vergi iadesi avantajını malın satış fiyatına yansıtıyor. Böylece yurtiçi fiyatlar da ucuz olduğu için enflasyon, büyüme ortamı bulamadığı gibi, yurtiçi satışlar da canlı oluyor. Malezya Havayolları, çok iyi hizmet veriyor. Şirket, dünyanın en önde gelen 5 havayolu şirketinden biri seçilmiş, ayrıca iki yıl üst üste müşterisine lonc hizmeti veren en iyi 5 şirketten biri olmasının yanında, yemek hizmetleri ödülü de almış.
BULUTLAR ŞEHRİ
MALEZYA'da serinlemek büyük lüks sayılıyor. Bu ihtiyacı düşünen Genting Grubu, kendi adıyla anılan tepeye 7 bin odalı bir otel ve akla gelebilecek her türlü eğlencenin yapılabileceği bir şehir kurmuş adeta. Buraya gidebilmek için insanlar önceden rezervasyon sırasına giriyor. Bu arada, burada yeni tesis çalışmaları da devam ediyor. 2005 yılında burası, dünyanın ikinci büyük oteli ve eğlence merkezi olacak. Burada Asya'nın en büyük rüzgar simülatöründe saatte 120 mil hızla esen rüzgar karşısında durabilir, teleferikle yemyeşil şehrin etkileyici doğal güzelliklerini keşfedilebilirsiniz.
Sunway imparatorluğu...
Beş yıldızlı Sunway Lagoon Oteli, Kuala Lumpur yakınlarındaki Petaling Jaya'da banliyö bölgesinde kurulu lüks bir otel. Günde 70 bine kadar ziyaretçi ağırlayacak kapasitedeki otel, üç temel arsaya ayrılmış durumda. Bunlar World of Adventure (Macera Dünyası), Wild Wild West (Vahşi Batı) ve Waters of Africa (Afrika'nın Suları). Bu bölümlerden her biri, adlarıyla uyuşacak biçimde değişik eğlenme ve dinleme imkanlarını otel ziyaretçelerine sunuyor. Otelin 441 odası bulunuyor. Otele yakın bir gelecekte 724 oda daha eklenecek.
İKLİM SICAK AMA BUNALTICI DEĞİL
Tüm yıl boyunca tropik, sıcak ve nemli hava hakim. Yüksek yerler haricinde geceleri bile hava 20 derecenin altına inmiyor. Gündüzleri ise 26-30 derece arasında değişiyor. Muson rüzgarları iklimi etkilese de güçlü rüzgarlar pek olmuyor, tufanlar da ülkenin kilometrelerce uzağından geçiyor. Mart-Mayıs ile Eylül-Kasım dönemleri yağmur sezonu. Bu sezonlarda yağmur her gün yağabiliyor. Yağmur, genelde öğleden sonraları kısa süreyle ama bardaktan boşanırcasına yağıyor. Yarımadanın büyük çoğunluğu tropik ormanlarla kaplı. Dünyanın en zengin ekosistemlerinin başında gelen bu bölgede, 11 binin üzerinde bitki, 200'ün üzerinde memeli, 450'nin üzerinde kuş, 250'nin üzerinde sürüngen ve binlerce böcek türü yaşıyor. Bir ağacı kesmenin cezası yaklaşık 130 bin dolar. Özel kişiler ağaç kesemez. Devlet kestirmek zorunda kalırsa, her ağaç için en az iki ağaç diktirmek zorunda.
Ne yenir?
Lokantalarda Çin, Malay-Endonezya, Hint, Arap, Japon ve Kore mutfakları yaygın, bunların yanısıra Batı mutfağı da bulunuyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya Nasıl Bir Ülke 3 - Malezya'nın Yönetim Şekli, Malezya'da Müslümanlar, Malezya Ekonomisi,Malezya'da Din ve İslam,
MALEZYA'NIN KİMLİK KARTI 3
Asya'nın incisi PETRONAS
Kuala Lumpur'daki Petronas İkiz Kuleleri 88 kat, 452 metre yüksekliğinde ve 341 bin 760 metrekarelik bir alan kaplıyor. 1997'de inşa edilen kulelerin mimarı ünlü Amerikalı Cesar Pelli.
Kuala Lumpur'da 6-8 Mayıs 2002'de düzenlenen vakflarla ilgili uluslararası bir toplantıda 29 Ekim 2003'te görevden ayrılan sabık Başbakan Mahathir Muhammed, "Birçok Müslüman, İslâm imparatorluklarının çöküşünü takdir-i ilâhîye bağlamıştır. Halbuki, geri kalmışlığımızın sebebini takdir-i ilâhîde aramak yerine, bizzat kendimize yönelmemiz gerekmektedir. Allah'ı sorumlu tutamayacağımız yoksulluk ve geri kalmışlığımızdan ancak kendi çabamızla kurtulabileceğimizi kafamızın içine sokmak durumundayız" demişti.
Malezya'nın Dini Nedir - Malezyalılar Hangi Dinden >>
'Müslümanlar ekonomik olarak güçlü olmalı'
Onun yerine geçen Ahmed Bedevi ise, aynı toplantıda İslâm ülkelerinin daha müreffeh ve daha rekabetçi bir yapıya kavuşabilmeleri için düşünce kalıplarında köklü değişikliklere gitmeleri gerektiğini, dünyada en fazla müntesibi olan ikinci büyük dinin İslâm olmasına rağmen, ekonomik güç sahibi olamadıkları için Müslüman ülkelerin, haksız ithamlara karşı gerekli mukavemeti gösteremediklerini söylemişti.
İşte Malezya'nın şansı, 22 yıldır bu anlayış ve dünya görüşüne sahip bir kadro tarafından yönetilmesi. Teslimiyetçiliği ve kaderciliği reddeden, ağlayıp sızlanmak yerine iş yapmayı tercih eden Malezya lideri ve onun şahsında Malezya halkı, yaptıklarının karşılığını şimdi alıyorlar. Enflasyon yüzde 1 civarında, işsizlik yüzde 3, fert başına milli gelir, Türkiye'nin yaklaşık iki katı, 4 bin dolar. Asya krizini hiçbir dış finans kuruluşuna el açmadan tamamen kendi imkanları ile atlatmışlar. Şimdi arkalarına bakmadan geleceğe koşuyorlar.
Sultanlar Konseyi yönetiyor
Meşruti monarşi ile yönetilen ülkede kral, 13 eyaletin 9'unda bulunan sultanların oluşturduğu Sultanlar Konseyi tarafından, kendi aralarından, rotasyon usulüyle 5 yılda bir seçiliyor. Eyaletlerin kendi parlamentoları ve başbakanları var. 12 Aralık 2001'den itibaren Tuanku Syed Siracuddin İbn al-Marhum Tuanku Syed Putra Cemalullah krallık yapıyor. Federal Meclis, Millet Meclisi ve Senato'dan oluşuyor. Millet Meclisi'nin 193, Senato'nun 69 üyesi var. Ülke, 14 partiden oluşan büyük bir koalisyon hükümeti (Barisan Nasiyonal-Milli Cephe) ile idare ediliyor.
Malezya usulü Körili Balık Nasıl Yapılır - Videosunu izlemek icin Tıklayın >>
Cyberjaya, Putrajaya projesinin bir parçası aslında. 2004 sonunda bitirilip hayata geçmesi hedeflenen projenin maliyeti 20 milyar dolar civarında. Dijital kentin nüfusunun 240 bin olacağı tahmin ediliyor.
Toronto'daki 560 metre yüksekliğindeki Kanada Ulusal Kulesi ve Tayvan'daki "Taipei 101" adındaki 101 katlı ve 508 metre yüksekliğindeki gökdelenden sonra dünyanın en yüksek binaları olan Kuala Lumpur'daki Petronas İkiz Kuleleri 88 kat, 452 metre yüksekliğinde ve 341 bin 760 metrekarelik bir alan kaplıyor. 1997'de inşa edilen kulelerin mimarı tanınmış Amerikalı Cesar Pelli. Kulelerin ortasında 41 ve 42. katlarda bir gökyüzü köprüsü var. Gökyüzü köprüsünün uzunluğu 58,4 metre, yüksekliği 170 metre, her kulede 10 adet yürüyen merdiven mevcut. Paslanmaz çelik kaplaması 65 bin metrekare, görünen cam kaplama 77 bin metrekare.
Malezya Ringgiti bugün kaç TL. Malezya dövizi günlük kur bilgileri icin Tıklayın >>
İlk F1 pisti
Ekim 1999'da yapılan ve Sepang Pisti'nde ilk kez düzenlenen Petronas Malezya Grand Prix'i, Güney Doğu Asya'da yapılan ilk Formula 1 yarışı olarak tarihe geçmiş. Pist, FIA tarafından istenen tüm spesifikasyonlara fazlasıyla sahip olup, dünyada F1 logosunu adıyla birleştiren ilk ve tek mekan. Tribünlerinin konumu da son derece özel olan Sepang Pisti'nde, Büyük Tribünler pistin 2 ana düzlüğüne bakıyor. Sepang Pisti toplam 100 bin seyirci kapasitesine sahip. Sepang Formula 1 Pisti, uluslararası otomobil sporları arenasında "en mükemmel Formula 1 pisti" özelliğini taşıyor.
Türkiye'den Malezya'ya uçakla kaç saat >>
Dijital kent Cyberjaya
Malezya'da yapımı devam eden dünyanın ilk "dijital kenti" Cyberjaya'da sona yaklaşılıyor. Cyberjaya, "siber başarı" anlamına geliyor. Başkent Kuala Lumpur'un güneyinde dünyanın ilk Multimedya Süper Koridoru (MSC) burası. Amaç, 750 kilometre karelik bir alana dünyanın en önde gelen iletişim teknolojisi firmalarını, multimedya şirketlerini, elektronik medya yayıncılarını, bilgisayar devlerini çekmek. Buraya yerleşecek firmalar 10 yıl vergi ödemeyecek. Bu dijital kentin hemen doğusunda ise yeni federal başkent Putrajaya yer alıyor. Putrajaya, Kuala Lumpur'un 25 kilometre dışında, prestij amaçlı yeni inşa edilen ve estetik açıdan birbirini tamamlayan binalarla çevrenin muhteşem uyumunu yansıtan bir şehir. Malezya artık bu şehirden yönetiliyor.
Cyberview tatil köyü
Cyberjaya'da eşsiz 5 yıldızlı tropik bir tatil köyü de yer alıyor. Her biri ailedeki sıcaklığı sunan geniş odalarda ücretsiz bilgisayar ve yüksek hızlı internet erişimine ulaşmak mümkün. Göl kenarında oturma, hem bayanlar, hem de erkekler için Asya usulü nefes kesen masaj imkanı var. Bu tatil köyündeki restoranlar geleneksel ve lezzetli İtalyan mutfağından Bistro Cascata dahil Batı mutfaklarının en beğenilen yemeklerini sizlere sunuyor. Tatil köyünün tasarım anlamında ödül almış bahçesinde sanat toplantıları, resmi ziyafetler, düğün törenleri ve hafta sonu aile kaçamakları yapılabiliyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Asya'nın incisi PETRONAS
Kuala Lumpur'daki Petronas İkiz Kuleleri 88 kat, 452 metre yüksekliğinde ve 341 bin 760 metrekarelik bir alan kaplıyor. 1997'de inşa edilen kulelerin mimarı ünlü Amerikalı Cesar Pelli.
Kuala Lumpur'da 6-8 Mayıs 2002'de düzenlenen vakflarla ilgili uluslararası bir toplantıda 29 Ekim 2003'te görevden ayrılan sabık Başbakan Mahathir Muhammed, "Birçok Müslüman, İslâm imparatorluklarının çöküşünü takdir-i ilâhîye bağlamıştır. Halbuki, geri kalmışlığımızın sebebini takdir-i ilâhîde aramak yerine, bizzat kendimize yönelmemiz gerekmektedir. Allah'ı sorumlu tutamayacağımız yoksulluk ve geri kalmışlığımızdan ancak kendi çabamızla kurtulabileceğimizi kafamızın içine sokmak durumundayız" demişti.
Malezya'nın Dini Nedir - Malezyalılar Hangi Dinden >>
Onun yerine geçen Ahmed Bedevi ise, aynı toplantıda İslâm ülkelerinin daha müreffeh ve daha rekabetçi bir yapıya kavuşabilmeleri için düşünce kalıplarında köklü değişikliklere gitmeleri gerektiğini, dünyada en fazla müntesibi olan ikinci büyük dinin İslâm olmasına rağmen, ekonomik güç sahibi olamadıkları için Müslüman ülkelerin, haksız ithamlara karşı gerekli mukavemeti gösteremediklerini söylemişti.
İşte Malezya'nın şansı, 22 yıldır bu anlayış ve dünya görüşüne sahip bir kadro tarafından yönetilmesi. Teslimiyetçiliği ve kaderciliği reddeden, ağlayıp sızlanmak yerine iş yapmayı tercih eden Malezya lideri ve onun şahsında Malezya halkı, yaptıklarının karşılığını şimdi alıyorlar. Enflasyon yüzde 1 civarında, işsizlik yüzde 3, fert başına milli gelir, Türkiye'nin yaklaşık iki katı, 4 bin dolar. Asya krizini hiçbir dış finans kuruluşuna el açmadan tamamen kendi imkanları ile atlatmışlar. Şimdi arkalarına bakmadan geleceğe koşuyorlar.
Sultanlar Konseyi yönetiyor
Meşruti monarşi ile yönetilen ülkede kral, 13 eyaletin 9'unda bulunan sultanların oluşturduğu Sultanlar Konseyi tarafından, kendi aralarından, rotasyon usulüyle 5 yılda bir seçiliyor. Eyaletlerin kendi parlamentoları ve başbakanları var. 12 Aralık 2001'den itibaren Tuanku Syed Siracuddin İbn al-Marhum Tuanku Syed Putra Cemalullah krallık yapıyor. Federal Meclis, Millet Meclisi ve Senato'dan oluşuyor. Millet Meclisi'nin 193, Senato'nun 69 üyesi var. Ülke, 14 partiden oluşan büyük bir koalisyon hükümeti (Barisan Nasiyonal-Milli Cephe) ile idare ediliyor.
Malezya usulü Körili Balık Nasıl Yapılır - Videosunu izlemek icin Tıklayın >>
Cyberjaya, Putrajaya projesinin bir parçası aslında. 2004 sonunda bitirilip hayata geçmesi hedeflenen projenin maliyeti 20 milyar dolar civarında. Dijital kentin nüfusunun 240 bin olacağı tahmin ediliyor.
Toronto'daki 560 metre yüksekliğindeki Kanada Ulusal Kulesi ve Tayvan'daki "Taipei 101" adındaki 101 katlı ve 508 metre yüksekliğindeki gökdelenden sonra dünyanın en yüksek binaları olan Kuala Lumpur'daki Petronas İkiz Kuleleri 88 kat, 452 metre yüksekliğinde ve 341 bin 760 metrekarelik bir alan kaplıyor. 1997'de inşa edilen kulelerin mimarı tanınmış Amerikalı Cesar Pelli. Kulelerin ortasında 41 ve 42. katlarda bir gökyüzü köprüsü var. Gökyüzü köprüsünün uzunluğu 58,4 metre, yüksekliği 170 metre, her kulede 10 adet yürüyen merdiven mevcut. Paslanmaz çelik kaplaması 65 bin metrekare, görünen cam kaplama 77 bin metrekare.
Malezya Ringgiti bugün kaç TL. Malezya dövizi günlük kur bilgileri icin Tıklayın >>
İlk F1 pisti
Ekim 1999'da yapılan ve Sepang Pisti'nde ilk kez düzenlenen Petronas Malezya Grand Prix'i, Güney Doğu Asya'da yapılan ilk Formula 1 yarışı olarak tarihe geçmiş. Pist, FIA tarafından istenen tüm spesifikasyonlara fazlasıyla sahip olup, dünyada F1 logosunu adıyla birleştiren ilk ve tek mekan. Tribünlerinin konumu da son derece özel olan Sepang Pisti'nde, Büyük Tribünler pistin 2 ana düzlüğüne bakıyor. Sepang Pisti toplam 100 bin seyirci kapasitesine sahip. Sepang Formula 1 Pisti, uluslararası otomobil sporları arenasında "en mükemmel Formula 1 pisti" özelliğini taşıyor.
Türkiye'den Malezya'ya uçakla kaç saat >>
Malezya'da yapımı devam eden dünyanın ilk "dijital kenti" Cyberjaya'da sona yaklaşılıyor. Cyberjaya, "siber başarı" anlamına geliyor. Başkent Kuala Lumpur'un güneyinde dünyanın ilk Multimedya Süper Koridoru (MSC) burası. Amaç, 750 kilometre karelik bir alana dünyanın en önde gelen iletişim teknolojisi firmalarını, multimedya şirketlerini, elektronik medya yayıncılarını, bilgisayar devlerini çekmek. Buraya yerleşecek firmalar 10 yıl vergi ödemeyecek. Bu dijital kentin hemen doğusunda ise yeni federal başkent Putrajaya yer alıyor. Putrajaya, Kuala Lumpur'un 25 kilometre dışında, prestij amaçlı yeni inşa edilen ve estetik açıdan birbirini tamamlayan binalarla çevrenin muhteşem uyumunu yansıtan bir şehir. Malezya artık bu şehirden yönetiliyor.
Cyberview tatil köyü
Cyberjaya'da eşsiz 5 yıldızlı tropik bir tatil köyü de yer alıyor. Her biri ailedeki sıcaklığı sunan geniş odalarda ücretsiz bilgisayar ve yüksek hızlı internet erişimine ulaşmak mümkün. Göl kenarında oturma, hem bayanlar, hem de erkekler için Asya usulü nefes kesen masaj imkanı var. Bu tatil köyündeki restoranlar geleneksel ve lezzetli İtalyan mutfağından Bistro Cascata dahil Batı mutfaklarının en beğenilen yemeklerini sizlere sunuyor. Tatil köyünün tasarım anlamında ödül almış bahçesinde sanat toplantıları, resmi ziyafetler, düğün törenleri ve hafta sonu aile kaçamakları yapılabiliyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya Nasıl Bir Ülke 4 - Malezya'da Günlük Yaşam, Malezya Ekonomisi, Malezya'da Yaşam, Malezya Üniversiteleri, Malezya'da Din ve İslam,
MALEZYA'NIN KİMLİK KARTI 4 ( ve son)
BİR BARIŞ TOPLUMU
Müslümanlar, Budistler, Taoistler, Hindular ve Hristiyanlar, Malezya'da barış ve alabildiğine hoşgörü içinde yaşıyor. Sokaklarda, okullarda, işyerlerinde içiçe, birlikte aynı havayı teneffüs ediyor, kimse birbirinin dinine, kıyafetine, tercihlerine karışmıyor.
Malezya'nın demografik yapısı üç ana halktan oluşuyor: Malaylar, Çinliler ve Hintliler. Nüfusun yüzde 55'ini Malaylar oluşturuyor. Ana dili Malayca olan tamamı Müslüman bu halkın Moğollar'la akraba olduğu söyleniyor. Halkın yüzde 30'unu oluşturan Çinliler, Budist veya Taoist. Yüzde 10'luk bir oranı temsil eden Hintliler'in çoğunluğu Hindu, pek azı ise Müslüman. Çinliler'den de çok az Müslüman var. Nüfusun geri kalan kısmı Japon ve Koreli. Devletin resmî dili Malayca. Bu dil aynı zamanda Endonezya, Filipinler, Singapur ve Bruney'de konuşulan, yaklaşık 250 milyon insanın konuştuğu yaygın bir dil. Malezya'da Çince ve Hintçe'ye de ifade hakkı verilmekte, bu dillerde gazete, radyo ve tv yayınları bulunmakta. Resmiyette yeri olmamakla birlikte farklı ırklar arasında müşterek anlaşma dili olan İngilizce, fiilen ikinci dil durumunda.
Yüzde 6 oranında olan Hıristiyanlar, Çin ve Hint asıllılar arasında yayılmış durumda.
Ticaret Çinlilerin elinde
Çinliler, daha çok ticaretle meşguller. Ülkenin ekonomisini onlar yönlendiriyor. Malaylar, daha çok yönetimde ve memuriyette hakimler. Hintliler ise, fabrikalarda ve diğer alanlarda işçi olarak çalışıyorlar.
Anavatanları Çin ile bağlantıları ve ticaretle olan ilgileri dolayısıyla Çinliler, Malezya'nın dış dünya ile olan bağlantısında önemli rol oynuyorlar. Dünya finans çevreleri ile olan bağlantıları nedeniyle Malezya'nın Asya krizinden çıkmasında büyük katkıları olmuş Çinliler'in. Mahathir Muhammed'in önderliğinde yürütülen krizden kurtulma kampanyasında tüm halklar büyük fedakarlıklarda bulunmuş. Hatta Müslümanlar, Hac için biriktirip bankalara yatırdıkları paralarını çekmeyerek ve Hac ibadetini erteleyerek, topyekun krizden kurtuluş seferberliğine katılmışlar.
Malezya'da halklardan birinin hassasiyetine diğer halklar da ortak oluyorlar. Ramazan'da ortak yemek yenilen mekanlarda Çinliler ve Hintliler, iftar saatinde, Müslümanlar oruçlarını açmadan yemek yemeye başlamıyor. Malaka'ya vardığımız günün akşamında, 7 Kasım'da, yılda bir kez kutladıkları 'Bereket Bayramı'nda sokak karnavalı düzenleyen Çinliler'e, Müslümanların alkış tuttuğuna şahit oduk. Birinin bayramını diğerleri de kutluyor. Bayram günleri herkes evini diğerlerine açıyor. Devlet de uygun yerlere çadırlar kurarak her dinden ve ırktan herkese buralarda ziyafet veriyor, bu etkinliğe herkes katılıyor.
Ramazan Bayramı, Malezya'da 10 gün öncesinden kutlanmaya başlıyor, bayramdan sonra da kutlamalar bir ay devam ediyor. Bu vesile ile Çinlisi, Hintlisi dahil bütün otellerde bir Bayram Köşesi düzenleniyor, "Hoşgeldin Ramazan Bayramı" anlamına gelen "Selamat Hari Raya", ya da "Selamat Iyd el-Fıtri" gibi ibareler yazılı bantlarla her taraf süsleniyor.
Müzik piyasasında Vahide rüzgarı esiyor
Son günlerde Malezya'da 'Vahide' rüzgarı esiyor. Arap çalgıları eşliğinde pop şarkıları söyleyen Vahide, iki yıldır şarkı sözü yazıyor, son bir yıldır da şarkı söylüyor. Babası Arap olan ve İşletme Fakültesi mezunu olan 25 yaşındaki genç sanatçı, biri İngilizce-Arapça, ikisi Malayca, biri Arapça dört şarkıdan oluşan mini bir albüm de çıkarmış. Önümüzdeki ocak ayının başında ikinci albümünü çıkarmaya hazırlanıyor. Aralık ayında yapılacak alışveriş festivalinin tanıtım toplantısında konuklara bir konser veren Vahide, Türkiye'yi çok duymuş. Türkiye'deki bir köyün belgeselini izledikten sonra merak etmeye başladığını dile getiren Vahide, evlenirse, balayını Türkiye'de geçirmek istediğini söylüyor.
Selangor'da Hintliler'e ait bir tapınak var. 275 merdiven çıkıldıktan sonra ulaşılan bir mağaraya kurulan tapınağın önünde duran bir rahip, ziyaretçiler için dua ediyor, isteyenlerin alnına kanı sembolize eden kırmızı bir boya sürüyor.
Malezya'ya has ilginç bir ulaşım aracı. Trishow Ride, ya da halk arasında Beca denilen bu araçtan malaka'da çok sayıda mevcut. Küçük bir ücret karşılığı turistler, isterlerse bu araca binerek sokak turu atıyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
BİR BARIŞ TOPLUMU
Müslümanlar, Budistler, Taoistler, Hindular ve Hristiyanlar, Malezya'da barış ve alabildiğine hoşgörü içinde yaşıyor. Sokaklarda, okullarda, işyerlerinde içiçe, birlikte aynı havayı teneffüs ediyor, kimse birbirinin dinine, kıyafetine, tercihlerine karışmıyor.
Malezya'nın demografik yapısı üç ana halktan oluşuyor: Malaylar, Çinliler ve Hintliler. Nüfusun yüzde 55'ini Malaylar oluşturuyor. Ana dili Malayca olan tamamı Müslüman bu halkın Moğollar'la akraba olduğu söyleniyor. Halkın yüzde 30'unu oluşturan Çinliler, Budist veya Taoist. Yüzde 10'luk bir oranı temsil eden Hintliler'in çoğunluğu Hindu, pek azı ise Müslüman. Çinliler'den de çok az Müslüman var. Nüfusun geri kalan kısmı Japon ve Koreli. Devletin resmî dili Malayca. Bu dil aynı zamanda Endonezya, Filipinler, Singapur ve Bruney'de konuşulan, yaklaşık 250 milyon insanın konuştuğu yaygın bir dil. Malezya'da Çince ve Hintçe'ye de ifade hakkı verilmekte, bu dillerde gazete, radyo ve tv yayınları bulunmakta. Resmiyette yeri olmamakla birlikte farklı ırklar arasında müşterek anlaşma dili olan İngilizce, fiilen ikinci dil durumunda.
Yüzde 6 oranında olan Hıristiyanlar, Çin ve Hint asıllılar arasında yayılmış durumda.
Ticaret Çinlilerin elinde
Çinliler, daha çok ticaretle meşguller. Ülkenin ekonomisini onlar yönlendiriyor. Malaylar, daha çok yönetimde ve memuriyette hakimler. Hintliler ise, fabrikalarda ve diğer alanlarda işçi olarak çalışıyorlar.
Anavatanları Çin ile bağlantıları ve ticaretle olan ilgileri dolayısıyla Çinliler, Malezya'nın dış dünya ile olan bağlantısında önemli rol oynuyorlar. Dünya finans çevreleri ile olan bağlantıları nedeniyle Malezya'nın Asya krizinden çıkmasında büyük katkıları olmuş Çinliler'in. Mahathir Muhammed'in önderliğinde yürütülen krizden kurtulma kampanyasında tüm halklar büyük fedakarlıklarda bulunmuş. Hatta Müslümanlar, Hac için biriktirip bankalara yatırdıkları paralarını çekmeyerek ve Hac ibadetini erteleyerek, topyekun krizden kurtuluş seferberliğine katılmışlar.
Malezya'da halklardan birinin hassasiyetine diğer halklar da ortak oluyorlar. Ramazan'da ortak yemek yenilen mekanlarda Çinliler ve Hintliler, iftar saatinde, Müslümanlar oruçlarını açmadan yemek yemeye başlamıyor. Malaka'ya vardığımız günün akşamında, 7 Kasım'da, yılda bir kez kutladıkları 'Bereket Bayramı'nda sokak karnavalı düzenleyen Çinliler'e, Müslümanların alkış tuttuğuna şahit oduk. Birinin bayramını diğerleri de kutluyor. Bayram günleri herkes evini diğerlerine açıyor. Devlet de uygun yerlere çadırlar kurarak her dinden ve ırktan herkese buralarda ziyafet veriyor, bu etkinliğe herkes katılıyor.
Ramazan Bayramı, Malezya'da 10 gün öncesinden kutlanmaya başlıyor, bayramdan sonra da kutlamalar bir ay devam ediyor. Bu vesile ile Çinlisi, Hintlisi dahil bütün otellerde bir Bayram Köşesi düzenleniyor, "Hoşgeldin Ramazan Bayramı" anlamına gelen "Selamat Hari Raya", ya da "Selamat Iyd el-Fıtri" gibi ibareler yazılı bantlarla her taraf süsleniyor.
Müzik piyasasında Vahide rüzgarı esiyor
Son günlerde Malezya'da 'Vahide' rüzgarı esiyor. Arap çalgıları eşliğinde pop şarkıları söyleyen Vahide, iki yıldır şarkı sözü yazıyor, son bir yıldır da şarkı söylüyor. Babası Arap olan ve İşletme Fakültesi mezunu olan 25 yaşındaki genç sanatçı, biri İngilizce-Arapça, ikisi Malayca, biri Arapça dört şarkıdan oluşan mini bir albüm de çıkarmış. Önümüzdeki ocak ayının başında ikinci albümünü çıkarmaya hazırlanıyor. Aralık ayında yapılacak alışveriş festivalinin tanıtım toplantısında konuklara bir konser veren Vahide, Türkiye'yi çok duymuş. Türkiye'deki bir köyün belgeselini izledikten sonra merak etmeye başladığını dile getiren Vahide, evlenirse, balayını Türkiye'de geçirmek istediğini söylüyor.
Selangor'da Hintliler'e ait bir tapınak var. 275 merdiven çıkıldıktan sonra ulaşılan bir mağaraya kurulan tapınağın önünde duran bir rahip, ziyaretçiler için dua ediyor, isteyenlerin alnına kanı sembolize eden kırmızı bir boya sürüyor.
Malezya'ya has ilginç bir ulaşım aracı. Trishow Ride, ya da halk arasında Beca denilen bu araçtan malaka'da çok sayıda mevcut. Küçük bir ücret karşılığı turistler, isterlerse bu araca binerek sokak turu atıyor.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya Nasıl Bir Ülke 5 - Malezya Tarihi, Malezya Ekonomisi, Malezya'da Yaşam, Malezya Üniversiteleri, Malezya'da Din ve İslam, Malezya'da Türkler
MALEZYA'NIN KİMLİK KARTI 5 ( ve son)
Malezya'da Türk izleri
Malezyalılar, özellikle Malaylar, Türklere ve Türkiye'ye büyük ilgi duyuyor ve sevgi besliyor. Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi'nde Türk öğnerciler öğrenim görüyor ve hallerinden çok memnunlar.
Bu ülkenin dini nedir - Mazleya'da hristiyanlar mı çok müslümanlar mı
Malezya'da Türkiye'ye ve Türklere karşı büyük ilgi ve sevgi var. Özellikle Malaylar, Türk olduğunuzu ve Türkiye'den geldiğinizi öğrendiklerinde, etrafınızda pervane oluyorlar, nasıl yardımcı olacaklarını şaşırıyorlar.
Malezya halkı oldukça sakin, hakkına razı, müstağni, gönlü-gözü tok, onurlu bir yapıda. Ancak Türkiye'den, İstanbul'dan geldiğinizi söylediğinizde birden heyecanlanıyor, ne münasebetle ülkelerinde bulunduğunuzu, bir isteğiniz olup olmadığını, size nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar.
1500'lü yıların başında Portekizlerin, şimdilerde Malezya'nın en eski şehri konumunda olan Malaka eyaletini işgal etmesi üzerine, Malayların şehri geri alma mücadelesinde, Açe Sultanlığı Osmanlı Devleti'nin gönderdiği ağır silahlarla kendilerine destek olmuş. Bu özel ilgi ve sevginin arka planında, ecdadın bu yardımının önemli bir etkisinin olduğu ifade ediliyor. Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın Malezya ziyaretinde kendisine gösterilen devlet ve halk ilgisi bugüne kadar hiçbir yabancı devlet adamına nasip olmamış. Erdoğan, ülkeye ayak basmadan önce her taraf Türk bayraklarıyla donatılmış, kendisine en üst düzey protokol uygulanmış. Erdoğan'ın, konvoyuna eskortluk yapan polislerden birinin kalp kirizinden ölmesi üzerine, polisin ailesini ziyaret etmesi ve taziyede bulunması, büyük takdirle karşılanmış. Halk arasında, Erdoğan'ın bu davranışı halen konuşuluyor. Malezya'da 20 üniversite var. Bunların bazılarında az sayıda Türk öğrenci bulunurken, Uluslararası Malezya İslâm Üniversitesi'nde 20'si kız, 6'sı erkek olmak üzere toplam 26 Türk öğrenci halen öğrenim görüyor. Bu üniversitenin kurulduğu 1983 yılından beri pek çok Türk öğrenci de mezun olmuş.
Malezya vatandaşlarından olan gayrimüslimlerin de girme hakları bulunan üniversitede halen 91 ülkeden 12 bin civarında öğrenci, 40 kadar ülkeden de öğretim üyesi bulunuyor. Öğrencilerin yüzde 80'i Malezya'dan. Eğitim dili yüzde 90 İngilizce-Arapça olan üniversitede her öğrenci Malayca dersi de almak zorunda. Eczacılık, Tıp Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ve teknik bölümlerin bulunduğu üniversitenin en prestijli bölümleri Hukuk ve Ekonomi bölümleri.
"İyi ki buraya geldik"
Üniversitede okuyan Türk öğrenciler hallerinden memnunlar. "İyi ki bu ülkeye gelmişiz" diyorlar. Genel bir değerlendirme istediğimizde ağızlarından bir çırpıda şu sözler dökülüyor: "Üç dinin mensupları burada barış içinde yaşıyor. Uzakdoğlular dünyaya farklı bakıyorlar. Burada yaşamadan bu bakış açısı anlaşılamaz. Batılı bakış açısından çok daha olumlu ve kuşatıcı. İslâm hoşgörüsünün, şartsız ivazsız yansımasını biz burada gördük. Türkiye'ye gittiğimizde, hemen burayı özlüyoruz. Ülkemize döndüğümüzde, buradaki havayı oraya yansıtmaya çalışacağız."
Okulun yurdunda her öğrencinin kendisine ait bir odası var. Yüzme havuzu, spor kompleksi, üç katlı, her türlü kaynağa ulaşılabilen kütüphanesi, çok geniş bir camisi, geniş bilgisayar ağı, bilgisayar destekli sınıflar mevcut. 1997 Asya krizi öncesi öğrencilere okul burs veriyormuş. Şimdi öğrenciler, fakültesine göre aylık 100-150 dolar ücret ödüyor. Ödeme güçlüğü çekenlere, okul, sonradan geri ödenmek üzere kredi veriyor.
"YÖK'ün izahı yok"
Öğrenciler, Uluslararası Malezya Üniversitesi'ne YÖK'ün denklik vermediğini bile bile gelmişler. Ama YÖK'ün bu "bağnazlığının" bir gün sona ereceğinden ümitliler. 1997'ye kadar böyle bir sorun yokmuş. Bu tarihten sonra YÖK, 28 Şubat sürecini bu okul için de işletmeye başlamış. Türkiye'nin, Malezya Pakistan, S. Arabistan, İran, Mısır, Bangladeş ile birlikte kurucu üyesi olduğu, kurucu üye ülkeleri arasında bayrağı bulunduğu okula denklik vermemesini anlamakta güçlük çektiklerini belirten öğrenciler, "Tük Büyükelçisi, üniversitenin mütevelli heyetinde. Önemli toplantılara katılıyor, etkinlikleri izliyor. Hangi mantıkla diplomalarımıza denklik verilmediğini anlayamıyoruz" diyorlar.
Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi'ndeki Türk öğrencilerle teravih vakti buluşup, okulları ve oradaki eğitim imkanları üzerine konuştuk. Ercan Sancar (Siyasal Bilimler-master), Hakan Alkan (İletişim-2), Ali Yörük (İletişim-4) öğrenimi görüyorlar.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya'da Türk izleri
Malezyalılar, özellikle Malaylar, Türklere ve Türkiye'ye büyük ilgi duyuyor ve sevgi besliyor. Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi'nde Türk öğnerciler öğrenim görüyor ve hallerinden çok memnunlar.
Bu ülkenin dini nedir - Mazleya'da hristiyanlar mı çok müslümanlar mı
Malezya'da Türkiye'ye ve Türklere karşı büyük ilgi ve sevgi var. Özellikle Malaylar, Türk olduğunuzu ve Türkiye'den geldiğinizi öğrendiklerinde, etrafınızda pervane oluyorlar, nasıl yardımcı olacaklarını şaşırıyorlar.
Malezya halkı oldukça sakin, hakkına razı, müstağni, gönlü-gözü tok, onurlu bir yapıda. Ancak Türkiye'den, İstanbul'dan geldiğinizi söylediğinizde birden heyecanlanıyor, ne münasebetle ülkelerinde bulunduğunuzu, bir isteğiniz olup olmadığını, size nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar.
1500'lü yıların başında Portekizlerin, şimdilerde Malezya'nın en eski şehri konumunda olan Malaka eyaletini işgal etmesi üzerine, Malayların şehri geri alma mücadelesinde, Açe Sultanlığı Osmanlı Devleti'nin gönderdiği ağır silahlarla kendilerine destek olmuş. Bu özel ilgi ve sevginin arka planında, ecdadın bu yardımının önemli bir etkisinin olduğu ifade ediliyor. Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın Malezya ziyaretinde kendisine gösterilen devlet ve halk ilgisi bugüne kadar hiçbir yabancı devlet adamına nasip olmamış. Erdoğan, ülkeye ayak basmadan önce her taraf Türk bayraklarıyla donatılmış, kendisine en üst düzey protokol uygulanmış. Erdoğan'ın, konvoyuna eskortluk yapan polislerden birinin kalp kirizinden ölmesi üzerine, polisin ailesini ziyaret etmesi ve taziyede bulunması, büyük takdirle karşılanmış. Halk arasında, Erdoğan'ın bu davranışı halen konuşuluyor. Malezya'da 20 üniversite var. Bunların bazılarında az sayıda Türk öğrenci bulunurken, Uluslararası Malezya İslâm Üniversitesi'nde 20'si kız, 6'sı erkek olmak üzere toplam 26 Türk öğrenci halen öğrenim görüyor. Bu üniversitenin kurulduğu 1983 yılından beri pek çok Türk öğrenci de mezun olmuş.
Malezya vatandaşlarından olan gayrimüslimlerin de girme hakları bulunan üniversitede halen 91 ülkeden 12 bin civarında öğrenci, 40 kadar ülkeden de öğretim üyesi bulunuyor. Öğrencilerin yüzde 80'i Malezya'dan. Eğitim dili yüzde 90 İngilizce-Arapça olan üniversitede her öğrenci Malayca dersi de almak zorunda. Eczacılık, Tıp Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ve teknik bölümlerin bulunduğu üniversitenin en prestijli bölümleri Hukuk ve Ekonomi bölümleri.
"İyi ki buraya geldik"
Üniversitede okuyan Türk öğrenciler hallerinden memnunlar. "İyi ki bu ülkeye gelmişiz" diyorlar. Genel bir değerlendirme istediğimizde ağızlarından bir çırpıda şu sözler dökülüyor: "Üç dinin mensupları burada barış içinde yaşıyor. Uzakdoğlular dünyaya farklı bakıyorlar. Burada yaşamadan bu bakış açısı anlaşılamaz. Batılı bakış açısından çok daha olumlu ve kuşatıcı. İslâm hoşgörüsünün, şartsız ivazsız yansımasını biz burada gördük. Türkiye'ye gittiğimizde, hemen burayı özlüyoruz. Ülkemize döndüğümüzde, buradaki havayı oraya yansıtmaya çalışacağız."
Okulun yurdunda her öğrencinin kendisine ait bir odası var. Yüzme havuzu, spor kompleksi, üç katlı, her türlü kaynağa ulaşılabilen kütüphanesi, çok geniş bir camisi, geniş bilgisayar ağı, bilgisayar destekli sınıflar mevcut. 1997 Asya krizi öncesi öğrencilere okul burs veriyormuş. Şimdi öğrenciler, fakültesine göre aylık 100-150 dolar ücret ödüyor. Ödeme güçlüğü çekenlere, okul, sonradan geri ödenmek üzere kredi veriyor.
"YÖK'ün izahı yok"
Öğrenciler, Uluslararası Malezya Üniversitesi'ne YÖK'ün denklik vermediğini bile bile gelmişler. Ama YÖK'ün bu "bağnazlığının" bir gün sona ereceğinden ümitliler. 1997'ye kadar böyle bir sorun yokmuş. Bu tarihten sonra YÖK, 28 Şubat sürecini bu okul için de işletmeye başlamış. Türkiye'nin, Malezya Pakistan, S. Arabistan, İran, Mısır, Bangladeş ile birlikte kurucu üyesi olduğu, kurucu üye ülkeleri arasında bayrağı bulunduğu okula denklik vermemesini anlamakta güçlük çektiklerini belirten öğrenciler, "Tük Büyükelçisi, üniversitenin mütevelli heyetinde. Önemli toplantılara katılıyor, etkinlikleri izliyor. Hangi mantıkla diplomalarımıza denklik verilmediğini anlayamıyoruz" diyorlar.
Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi'ndeki Türk öğrencilerle teravih vakti buluşup, okulları ve oradaki eğitim imkanları üzerine konuştuk. Ercan Sancar (Siyasal Bilimler-master), Hakan Alkan (İletişim-2), Ali Yörük (İletişim-4) öğrenimi görüyorlar.
kaynak: Yenişafak gazetesi
Malezya Vize ve Malezya Seyahat Bilgileri
Malezya Vizesi: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları vize almak zorunda değildir.1 aydan fazla kalınacaksa vize gerekir
MALEZYA BÜYÜKELÇİLİĞİ
MAHATMA GANDİ CAD. NO:58G.O.P./ANKARA
Tel: (312) 4463547-48
MALEZYA BÜYÜKELÇİLİĞİ
MAHATMA GANDİ CAD. NO:58G.O.P./ANKARA
Tel: (312) 4463547-48
Malezyalı sevgili bul - Malezyalı kız veya erkek arkadaş ara
MALEZYA İSTANBUL FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU
HALASKARGAZİ CAD. NO: 266 ÇANKAYA APT. K:4D:7 80020 ŞİŞLİ/İSTANBUL
Tel: (212) 2471728
MALEZYA İSTANBUL FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU
HALASKARGAZİ CAD. NO: 266 ÇANKAYA APT. K:4D:7 80020 ŞİŞLİ/İSTANBUL
Tel: (212) 2471728
Malezya Ringgiti Kaç Lira - 100 TL Kaç Ringgit
MALEZYA İZMİR FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU
GAZİ BULVAR NO: 30/3İZMİR
Tel: (232) 4848121-4836262
MALEZYA İZMİR FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU
GAZİ BULVAR NO: 30/3İZMİR
Tel: (232) 4848121-4836262
Malezya Turizm Tanıtım Filmi 2007 (Tourism Malaysia Promotion 2007)
Malezya Turizm Tanıtım Filmi 2007
Malezya Başbakanı Ahmed Bedevi, Türk basınının 'Malezyalaşma' sorusuna şaşırdı
Türk basın mensupları Malezya Başbakanı Bedevi'ye, "Türkiye Malezya olur mu?" sorusunu yöneltti. Soruyu tam olarak anlamayan Malezya Başbakanı Bedevi, soruyu Malezya'nın ekonomik anlamdaki gelişmesi olarak anladı ve farklı bir açıdan yaklaşarak cevapladı. Türk basınının yoğun ilgisine de oldukça şaşıran Bedevi, "Eğer ekonomik yönden bir dönüşümü kast ediyorsanız, endüstriyel topluma geçişte bizler de birtakım zorluklar yaşadık ve her ülkede belli sıkıntıların yaşanması doğaldır." cevabını verdi.
Bedevi, "Bu dönüşüm sosyal hayatta nasıl olur?" sorusunu ise, "İslam dinine dikkatlice bakarsanız gelişmeye açık olduğunu görürsünüz. İslam dini barıştır, saygıdır. İslam gelişmelere karşı olan bir din değildir. Kadına da eşitlikçi yaklaşır." diye cevapladı. Ülkesinin laik mi yoksa İslam'la yönetilen bir ülke mi olduğu sorusuna Malezya Başbakanı, "Biz oldukça ılımlı bir ülkeyiz." diye karşılık verdi. "Türkiye ile Malezya arasında nasıl bir benzerlik var?" sorusuna karşılık ise iki ülkenin de modern olduğunu söyledi.
Bedevi, "Bu dönüşüm sosyal hayatta nasıl olur?" sorusunu ise, "İslam dinine dikkatlice bakarsanız gelişmeye açık olduğunu görürsünüz. İslam dini barıştır, saygıdır. İslam gelişmelere karşı olan bir din değildir. Kadına da eşitlikçi yaklaşır." diye cevapladı. Ülkesinin laik mi yoksa İslam'la yönetilen bir ülke mi olduğu sorusuna Malezya Başbakanı, "Biz oldukça ılımlı bir ülkeyiz." diye karşılık verdi. "Türkiye ile Malezya arasında nasıl bir benzerlik var?" sorusuna karşılık ise iki ülkenin de modern olduğunu söyledi.
Malezya Yönetimi, Malezya'nın Yönetim Şekli
Ülke adı: Malezya
Yönetim biçimi: Federal Meşruti Monarşi
Başkent: Kuala Lumpur
İdari bölümler: 13 bölge ve 2 federal arazi; Johor, Kedah, Kelantan, Labuan, Melaka, Negeri Sembilan, Pahang, Perak, Perlis, Pulau Pinang, Sabah, Sarawak, Selangor, Terengganu, Persekutuan Vilayeti
Bağımsızlık günü: 31 Ağustos 1957 (İngiltere'den)
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: APEC, ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), BIS (Uluslararası İmar Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CP, ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-15, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), MINURSO (BM Bati Sahra Referandum Misyonu), MONUC (BM Kongo Operasyonu), NAM, OIC (İslam Konferansı Örgütü), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UNIKOM (BM Irak-Kuveyt Gözlem Misyonu), UNMEE (BM Etyopya-Eritre Misyonu), UNMIBH (BM Bosna Hersek Misyonu), UNMIK (BM Kosova Geçici Yönetimi), UNTAET (BM Doğu Timor Geçiş Yönetimi), UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü)
Yönetim biçimi: Federal Meşruti Monarşi
Başkent: Kuala Lumpur
İdari bölümler: 13 bölge ve 2 federal arazi; Johor, Kedah, Kelantan, Labuan, Melaka, Negeri Sembilan, Pahang, Perak, Perlis, Pulau Pinang, Sabah, Sarawak, Selangor, Terengganu, Persekutuan Vilayeti
Bağımsızlık günü: 31 Ağustos 1957 (İngiltere'den)
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: APEC, ARF, AsDB (Asya Kalkınma Bankası), ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü), BIS (Uluslararası İmar Bankası), C, CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CP, ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-15, G-77, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), MINURSO (BM Bati Sahra Referandum Misyonu), MONUC (BM Kongo Operasyonu), NAM, OIC (İslam Konferansı Örgütü), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UNIKOM (BM Irak-Kuveyt Gözlem Misyonu), UNMEE (BM Etyopya-Eritre Misyonu), UNMIBH (BM Bosna Hersek Misyonu), UNMIK (BM Kosova Geçici Yönetimi), UNTAET (BM Doğu Timor Geçiş Yönetimi), UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)